Gelip geçici zaman içerisinde yaşadığımız ve karşılaştığımız yada içinde bulunduğumuz her türlü olay; bir kıyıya vuran dalga misali gibidir. Bazen o dalgaya hasret kalır kıyı. Bazen de gelen o dalgalarla küçük ama içerisinde bulunan büyük kalpli nice insanların yaşadığı yuvaları yıkar. İşte o zaman o kıyı, kıyı olduğundan utanır vesıkılır, hatta üzülür ama nafiledir. Evet! İnsanoğlu da bu misal iletemsil edilecek olursa; doğar, yaşar ve ölür. Bu, kâinatın hakikatidir.İnsan, imtihan edilmek üzere kendisi ve içindeki her şeyin geçiciolduğu dünyaya gönderilmiştir.
İnsanoğlu tarihi mücadelesi seyrindeilk etapta bir fert iken bilahare kabileler, toplumlar, devletler oluşturmaya başlamıştır. Aslındahepsinin temelinde Rabbimizin (c.c) “Ey insanlar! Şüphe yok ki,biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanıziçin sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerliolanınız, O'na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.” sözü vardır.
Ancak nice topluluk-kabile birbirini bir “söz” sebebi ile katletmiştir.Hatta insanoğlunun geçmişi o kadar sabıkalıdır ki: Allah'ın (c.c)kendilerine rehber-önder olarak göndermiş olduğu peygamberlerezulmetmekle yetinmemiş hatta onları öldürmüşlerdir. Her şeyin temeli “söz” ile başlamıştır. Bazen rahmet vesilesi bazen azap vesilesiolmuştur. Eğer insan hayatını idame ederken tercih yapması gerekiyorsa ki gerekiyor. İşte o zaman güzel-yumuşak-tesirli sözleri kendisinde barındıran Kur'an-ı Kerimi dilinin rehberi olarak seçmelidir.
Kur'an'ın güzelliğini o pak ve temizüslûbu ile bazende kitabullah'ı hal dili ile anlatan Efendimiz'in (s.a.v) hadis-i şeriflerini anlamalı 1- Hucurât Sûresi 13
Gelip geçici zaman içerisinde yaşadığımız ve karşılaştığımız yada içinde bulunduğumuz her türlü olay; bir kıyıya vuran dalga misali gibidir. Bazen o dalgaya hasret kalır kıyı. Bazen de gelen o dalgalarla küçük ama içerisinde bulunan büyük kalpli nice insanların yaşadığı yuvaları yıkar. İşte o zaman o kıyı, kıyı olduğundan utanır vesıkılır, hatta üzülür ama nafiledir. Evet! İnsanoğlu da bu misal iletemsil edilecek olursa; doğar, yaşar ve ölür. Bu, kâinatın hakikatidir.İnsan, imtihan edilmek üzere kendisi ve içindeki her şeyin geçiciolduğu dünyaya gönderilmiştir.
İnsanoğlu tarihi mücadelesi seyrindeilk etapta bir fert iken bilahare kabileler, toplumlar, devletler oluşturmaya başlamıştır. Aslındahepsinin temelinde Rabbimizin (c.c) “Ey insanlar! Şüphe yok ki,biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanıziçin sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerliolanınız, O'na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.” sözü vardır.
Ancak nice topluluk-kabile birbirini bir “söz” sebebi ile katletmiştir.Hatta insanoğlunun geçmişi o kadar sabıkalıdır ki: Allah'ın (c.c)kendilerine rehber-önder olarak göndermiş olduğu peygamberlerezulmetmekle yetinmemiş hatta onları öldürmüşlerdir. Her şeyin temeli “söz” ile başlamıştır. Bazen rahmet vesilesi bazen azap vesilesiolmuştur. Eğer insan hayatını idame ederken tercih yapması gerekiyorsa ki gerekiyor. İşte o zaman güzel-yumuşak-tesirli sözleri kendisinde barındıran Kur'an-ı Kerimi dilinin rehberi olarak seçmelidir.
Kur'an'ın güzelliğini o pak ve temizüslûbu ile bazende kitabullah'ı hal dili ile anlatan Efendimiz'in (s.a.v) hadis-i şeriflerini anlamalı 1- Hucurât Sûresi 13