Birinci elden kaynaklara, arşiv belgelerine, fotoğraflara, tarihî bilgilere ve kişilerin şahitliklerine başvurularak hazırlanan "Harput Yollarında" adlı bu eserin yazarı İshak Sunguroğlu, belge ve bilgileri, soğuk ve akademik bir havada değil, duygu ve düşüncelerin, geçmişin, hatıraların özlemi içinde ele almıştır.
İshak Sunguroğlu için Harput, Harput'un eski günleri, artık çok uzaklardadır. Çocukluk ve gençliğini yaşadığı, binlerce yıllık tarihe sahip olan bu şehir yok olmuştur. Eski ihtişamından eser kalmamış ve evlerin kapılarını örümcek ağları bağlamıştır. Bundan dolayı Sunguroğlu'nun içi kan ağlamaktadır.
Eser sadece Harput'un değil, bölgedeki Malatya, Diyarbakır, Tunceli, Bingöl gibi şehirlerin, Doğu Anadolu Bölgesi'ninde yerel tarihini içine alır. Böylece biz, pâyitahta uzak olan – daima göz ardı edilen– taşranın: Anadolu'nun sessizce akan tarihinin, yaşanan onca acının, ızdırabın ve yıkımın şahidi olduğumuz gibi, buraların saduman oldugu günleri de görürüz. Günlük olaylar, sosyal ve dinî hayat, insanların birbirleriyle olan ilişkileri detaylı bir şekilde bu eserde yerini alır. Öyle ki yemeklerden, çocukların eğitiminden, yaz ve kış eğlencelerinden, düğünlerden, dinî merasimlerden, bayramlardan, ramazanlardan vb. daha bir çok sosyal faaliyetten ilk elden haberdar oluruz.
Özellikle 19. ve 20. yüzyılda yaşanan siyasi ve sosyal çalkantıların toplumda yarattığı yansımalar ve oluşturduğu kırılmaları, yaşayanların ağzından duyma imkanı buluruz.
Özetle söyleyecek olursak, Anadolu'yu ve onun toprağı ile yoğrulmuş insanı daha yakından tanıma şansını elde etmiş oluruz.
Birinci elden kaynaklara, arşiv belgelerine, fotoğraflara, tarihî bilgilere ve kişilerin şahitliklerine başvurularak hazırlanan "Harput Yollarında" adlı bu eserin yazarı İshak Sunguroğlu, belge ve bilgileri, soğuk ve akademik bir havada değil, duygu ve düşüncelerin, geçmişin, hatıraların özlemi içinde ele almıştır.
İshak Sunguroğlu için Harput, Harput'un eski günleri, artık çok uzaklardadır. Çocukluk ve gençliğini yaşadığı, binlerce yıllık tarihe sahip olan bu şehir yok olmuştur. Eski ihtişamından eser kalmamış ve evlerin kapılarını örümcek ağları bağlamıştır. Bundan dolayı Sunguroğlu'nun içi kan ağlamaktadır.
Eser sadece Harput'un değil, bölgedeki Malatya, Diyarbakır, Tunceli, Bingöl gibi şehirlerin, Doğu Anadolu Bölgesi'ninde yerel tarihini içine alır. Böylece biz, pâyitahta uzak olan – daima göz ardı edilen– taşranın: Anadolu'nun sessizce akan tarihinin, yaşanan onca acının, ızdırabın ve yıkımın şahidi olduğumuz gibi, buraların saduman oldugu günleri de görürüz. Günlük olaylar, sosyal ve dinî hayat, insanların birbirleriyle olan ilişkileri detaylı bir şekilde bu eserde yerini alır. Öyle ki yemeklerden, çocukların eğitiminden, yaz ve kış eğlencelerinden, düğünlerden, dinî merasimlerden, bayramlardan, ramazanlardan vb. daha bir çok sosyal faaliyetten ilk elden haberdar oluruz.
Özellikle 19. ve 20. yüzyılda yaşanan siyasi ve sosyal çalkantıların toplumda yarattığı yansımalar ve oluşturduğu kırılmaları, yaşayanların ağzından duyma imkanı buluruz.
Özetle söyleyecek olursak, Anadolu'yu ve onun toprağı ile yoğrulmuş insanı daha yakından tanıma şansını elde etmiş oluruz.