“Bir ruh ancak kendi ruhuna hitap eden bir ruh bulduğu zaman rahatlar. Ruhların birbirine benzemesi gerekmez, hatta tamamıyla zıt bile olabilirler. Önemli olan ruhun yalnızlıktan kurtulmasıdır. O vakit dünyadan kopmak için ruhsal bir kıvama, daha manalı deyişle aşka ulaşır. Ruhların birbirini bulmasının zor olduğu söylenir ki bu şüphesiz doğrudur, bulduğun zaman o ruhu “acaba”ya yer yoktur. Ya o'dur ya o değildir. Açıklaması bu denli basittir. Bu denli basitken çekilenler işin kıvamının yararınadır; sesini çıkarmaya dahi hakkın yoktur. Sesini çıkardığın zaman ruhsal kıvamda eksiklikler yakalamaya başlarsın; en iyisi büyüsüne dokunmamaktır.”
Bu romanında, şu veya bu şekilde olmak istediğimiz bir ‘ben' daha olduğunu ve her zaman bir arayış içinde olduğumuzu gösteriyor Fidan Gözaçan.
“Bir ruh ancak kendi ruhuna hitap eden bir ruh bulduğu zaman rahatlar. Ruhların birbirine benzemesi gerekmez, hatta tamamıyla zıt bile olabilirler. Önemli olan ruhun yalnızlıktan kurtulmasıdır. O vakit dünyadan kopmak için ruhsal bir kıvama, daha manalı deyişle aşka ulaşır. Ruhların birbirini bulmasının zor olduğu söylenir ki bu şüphesiz doğrudur, bulduğun zaman o ruhu “acaba”ya yer yoktur. Ya o'dur ya o değildir. Açıklaması bu denli basittir. Bu denli basitken çekilenler işin kıvamının yararınadır; sesini çıkarmaya dahi hakkın yoktur. Sesini çıkardığın zaman ruhsal kıvamda eksiklikler yakalamaya başlarsın; en iyisi büyüsüne dokunmamaktır.”
Bu romanında, şu veya bu şekilde olmak istediğimiz bir ‘ben' daha olduğunu ve her zaman bir arayış içinde olduğumuzu gösteriyor Fidan Gözaçan.