Elinizde tuttuğunuz eser, Hayat Kitabı Kur'an / Gerekçeli Meal-Tefsir'in kısa surelerden oluşan baskısıdır. Mülk suresinden başlayıp Nâs suresinde son bulur. Kur'an'ın kısa sureler bölümüne, usul kitaplarında el-Mufassal adı verilir. İlk yedi uzun sureden oluşan et-Tuvel, ayet rakamı yüzden yukarı surelerden oluşan el-Miûn ve ayet rakamı yüzün altında olan surelerden oluşan el-Mesâni'nin ardından, kısa surelerden oluşan el-Mufassal gelir.
Gerekçeli Meal-Tefsir'in Kısa Sureler versiyonu, Kur'an'ın anlamını daha fazla insanla buluşturma çabasının bir ürünüdür. Zira mü'minler, çoğunlukla namazlarında bu sureleri okumaktadır. Eğer hafız olmayacaklarsa, Müslümanların Kur'an'la ilk tanışmaları bu sureler üzerinden gerçekleşmektedir. Örgün ve yaygın eğitimde Kur'an'dan ilk ezberletilenler de bu sureler olmaktadır. Mü'minlerin ibadetlerinde sık okuduğu bu sureler, galat da olsa, avamın dilinde "namaz sureleri" adıyla şöhret bulmuştur. Bu, halk muhayyilesinde kısa surelerin namazla özdeş kılındığı sonucunu verir.
Kıraat namazın farzlarındandır. İçinde Kur'an yoksa namaz da yoktur. Namaz ancak Kur'an kıratıyla tamam olur.
Peki, ya kıraat ne ile tamam olur?
Kıraat mana ile tamam olur. Zira kıraat mastarı "içinde mana olan okumayı" ifade eder. Birine "ikra'" (oku) diye emrettikten sonra ayrıca bir de "ifhem" (anla) diye emredilmez. Zira "oku" emri, "anla" emrini de içerir. Kur'an âlemlerin Rabbi olan Allah'ın kullarına mesajıdır. Amacı ise muhatabını diriltip inşa etmektir. Bu amaç ancak Kur'an anlaşılınca gerçekleşir. Kur'an, anlaşılmak için aklın arzına nazil olmuştur. Akıllar da onu anlamak için sözün arşına miraç etmelidir. Kur'an'ın lafzı bedeni, ruhu ise manasıdır. Kur'an'ın manası arştaki başını, lafzı yerdeki ayaklarını temsil eder. Bu ikisi buluşmadan Kur'an dirilmez ve diriltmez.
Burada "Kur'an'ın anlamını namazla nasıl buluşturacağız?" sorusu akla gelebilir. Cevabı açıktır: Dil ilahi kelamın lafzını söylerken, mana zihin ekranından -tabir caizse- bir altyazı gibi akmalıdır. Böylece kıraat eden kişinin ağzından çıkanı sadece kulağı değil, akleden kalbi de duyacaktır. İşte o zaman kişi secdeye varırken, akleden kalbi başkaldırmayacak, akıl ve kalp de secdeye varacaktır. Anadolu insanının dilinde "Kur'an'ı yüzünden okumak" diye bir tabir vardır. Kur'an'ı yüzünden okumak bir başlangıçtır. Arkası gelmiyorsa bu "birinin yüzüne gülme" deyimini hatırlatır. Yüzüne gülmek, yüreğinden-yüreğine gülmemektir. Yüzüne okumak, yüreğinden okumamaktır. Kur'an'ı yüreğinden okumak isteyenlerin yapacağı ilk iş onun manasıyla buluşmak olmalıdır. Ancak o zaman Kur'an, hayata taşınan bir 'hayat kitabı' olur.
Evet, Kur'an kendi ifadesiyle bir "hayat kitabı"dır. Hayata dair tüm mutluluk formüllerini içinde taşır. Emir ve yasakları, uyarı ve müjdeleri, örnek ve ibretleri amel edilmek içindir. Hz. Ömer insanları şöyle uyarır: "Birinin Kur'an okuması sizi aldatmasın! O dilimizdeki bir sözdür. Asıl siz onu kim hayatına koyuyor, ona itibar edin!"
Ünlü Arif Fudayl b. Iyaz şöyle der: "Kur'an kendisiyle amel olunmak için indirildi, insanlarsa onu okumayı amel edindiler." Kur'an ile amel etmenin ilk şartı onun anlamıyla buluşmaktır.
Kur'an'ın asli diline vakıf olmayanların onun anlamıyla buluşmaları ancak mealler ve tefsirler yoluyla olur. Gerekçeli Meal-Tefsir'in elinizde tuttuğunuz Kısa Sureler versiyonu, bu uğurda atılmış mütevazı bir adımdır. Maksadı Kur'an'ın anlamıyla, hayatın anlamı olan insanı buluşturmaktır. Zira vahyin sebeb-i nüzulü insandır. Ve
Kur'an insanlığın önüne açılmış bir gök sofrasıdır.
Ne mutlu aç ruhlarını vahiy sofrasından doyuran bahtiyar kullara!
-Mustafa İslamoğlu-
Elinizde tuttuğunuz eser, Hayat Kitabı Kur'an / Gerekçeli Meal-Tefsir'in kısa surelerden oluşan baskısıdır. Mülk suresinden başlayıp Nâs suresinde son bulur. Kur'an'ın kısa sureler bölümüne, usul kitaplarında el-Mufassal adı verilir. İlk yedi uzun sureden oluşan et-Tuvel, ayet rakamı yüzden yukarı surelerden oluşan el-Miûn ve ayet rakamı yüzün altında olan surelerden oluşan el-Mesâni'nin ardından, kısa surelerden oluşan el-Mufassal gelir.
Gerekçeli Meal-Tefsir'in Kısa Sureler versiyonu, Kur'an'ın anlamını daha fazla insanla buluşturma çabasının bir ürünüdür. Zira mü'minler, çoğunlukla namazlarında bu sureleri okumaktadır. Eğer hafız olmayacaklarsa, Müslümanların Kur'an'la ilk tanışmaları bu sureler üzerinden gerçekleşmektedir. Örgün ve yaygın eğitimde Kur'an'dan ilk ezberletilenler de bu sureler olmaktadır. Mü'minlerin ibadetlerinde sık okuduğu bu sureler, galat da olsa, avamın dilinde "namaz sureleri" adıyla şöhret bulmuştur. Bu, halk muhayyilesinde kısa surelerin namazla özdeş kılındığı sonucunu verir.
Kıraat namazın farzlarındandır. İçinde Kur'an yoksa namaz da yoktur. Namaz ancak Kur'an kıratıyla tamam olur.
Peki, ya kıraat ne ile tamam olur?
Kıraat mana ile tamam olur. Zira kıraat mastarı "içinde mana olan okumayı" ifade eder. Birine "ikra'" (oku) diye emrettikten sonra ayrıca bir de "ifhem" (anla) diye emredilmez. Zira "oku" emri, "anla" emrini de içerir. Kur'an âlemlerin Rabbi olan Allah'ın kullarına mesajıdır. Amacı ise muhatabını diriltip inşa etmektir. Bu amaç ancak Kur'an anlaşılınca gerçekleşir. Kur'an, anlaşılmak için aklın arzına nazil olmuştur. Akıllar da onu anlamak için sözün arşına miraç etmelidir. Kur'an'ın lafzı bedeni, ruhu ise manasıdır. Kur'an'ın manası arştaki başını, lafzı yerdeki ayaklarını temsil eder. Bu ikisi buluşmadan Kur'an dirilmez ve diriltmez.
Burada "Kur'an'ın anlamını namazla nasıl buluşturacağız?" sorusu akla gelebilir. Cevabı açıktır: Dil ilahi kelamın lafzını söylerken, mana zihin ekranından -tabir caizse- bir altyazı gibi akmalıdır. Böylece kıraat eden kişinin ağzından çıkanı sadece kulağı değil, akleden kalbi de duyacaktır. İşte o zaman kişi secdeye varırken, akleden kalbi başkaldırmayacak, akıl ve kalp de secdeye varacaktır. Anadolu insanının dilinde "Kur'an'ı yüzünden okumak" diye bir tabir vardır. Kur'an'ı yüzünden okumak bir başlangıçtır. Arkası gelmiyorsa bu "birinin yüzüne gülme" deyimini hatırlatır. Yüzüne gülmek, yüreğinden-yüreğine gülmemektir. Yüzüne okumak, yüreğinden okumamaktır. Kur'an'ı yüreğinden okumak isteyenlerin yapacağı ilk iş onun manasıyla buluşmak olmalıdır. Ancak o zaman Kur'an, hayata taşınan bir 'hayat kitabı' olur.
Evet, Kur'an kendi ifadesiyle bir "hayat kitabı"dır. Hayata dair tüm mutluluk formüllerini içinde taşır. Emir ve yasakları, uyarı ve müjdeleri, örnek ve ibretleri amel edilmek içindir. Hz. Ömer insanları şöyle uyarır: "Birinin Kur'an okuması sizi aldatmasın! O dilimizdeki bir sözdür. Asıl siz onu kim hayatına koyuyor, ona itibar edin!"
Ünlü Arif Fudayl b. Iyaz şöyle der: "Kur'an kendisiyle amel olunmak için indirildi, insanlarsa onu okumayı amel edindiler." Kur'an ile amel etmenin ilk şartı onun anlamıyla buluşmaktır.
Kur'an'ın asli diline vakıf olmayanların onun anlamıyla buluşmaları ancak mealler ve tefsirler yoluyla olur. Gerekçeli Meal-Tefsir'in elinizde tuttuğunuz Kısa Sureler versiyonu, bu uğurda atılmış mütevazı bir adımdır. Maksadı Kur'an'ın anlamıyla, hayatın anlamı olan insanı buluşturmaktır. Zira vahyin sebeb-i nüzulü insandır. Ve
Kur'an insanlığın önüne açılmış bir gök sofrasıdır.
Ne mutlu aç ruhlarını vahiy sofrasından doyuran bahtiyar kullara!
-Mustafa İslamoğlu-