Sevgili Okur,
Bu kitabın içine girip sayfalar arasında dolanmaya başladığınızda tükenmek sözcüğünün yarattığı duyguyu hisseder misiniz bilmiyorum.Oysa ben bu yazıları dergi, gazete ve internet sitelerinde okumaya başladığımda üç beş duygu durumu içinde oldum. Kimileyin öfke, sitem, hüzün… kimileyin de sevinç ve coşku.
Bu kitap basım aşamasına gelinceye dek tükenmek kavramı hiç usuma gelmemişti. Sonra ben mi, yoksa Recai Şeyhoğlu mu tükenmişti? diye düşünmeye başladım. Birkaç gün de böyle geçti. Yazıları tekrar gözden geçirince ülke değerlerinin tükenmeye yüz tuttuğunu fark ettim. Aslında gelinen aşama, yılların getirdiği birikimin hızlanmasıydı.Böyle bir olgunun içinde Şeyhoğlu günlerinin çoğunu tükenmenin mecazıyla geçirdi. Bu duygularla iç içe yaşadı. Bazı günler yargıç ve savcılar karşısında, bazı günler müfettiş ve müdür odalarında çok sıkıntı çekti.
Yine de tükenmedi!
Öyle bir zaman geldi ki, kütüphane kurmak için yüzlerce kitap kolisini sırtında taşıdı. Çok yoruldu, hırpalandı, üzüldü, bitkin ve güçsüz kaldı, ama yazıları kesilmedi. Akıp gitti.Onunla yola çıkan bazı kurum ve kuruluş yöneticilerinin görevleri sonlandırıldı, onlar ortada kaldılar. Sonunda bu kişiler yavaş yavaş eridi.Şeyhoğlu yine de hiç tükenmedi.Her zaman canlı, dinamik ve üretken bir yaşamın içinde yer aldı.O, tükenmekte olan ülke değerlerinin yok edilen kaynaklarını, dengesizliği ve yoksulluğu en ince ayrıntılarına dek birkaç haber sitesi, dergi ve gazetelerde yazdı.Hala yazmaya devam ediyor. Bitmeyen bir sevinç, coşku, enerji ve güçle.
Sevgili Okur,
Bu kitabın son sayfasına ulaştığınızda benim sonradan ayrımına vardığım tükenme kavramını fark edebilecek misiniz bilmiyorum, ama şu söylenebilir, “ Tükenmekte olan ülke değerlerinin, tükenmeyen yazarı, Recai Şeyhoğlu yolun açık olsun!”
Hasan EFE
Sevgili Okur,
Bu kitabın içine girip sayfalar arasında dolanmaya başladığınızda tükenmek sözcüğünün yarattığı duyguyu hisseder misiniz bilmiyorum.Oysa ben bu yazıları dergi, gazete ve internet sitelerinde okumaya başladığımda üç beş duygu durumu içinde oldum. Kimileyin öfke, sitem, hüzün… kimileyin de sevinç ve coşku.
Bu kitap basım aşamasına gelinceye dek tükenmek kavramı hiç usuma gelmemişti. Sonra ben mi, yoksa Recai Şeyhoğlu mu tükenmişti? diye düşünmeye başladım. Birkaç gün de böyle geçti. Yazıları tekrar gözden geçirince ülke değerlerinin tükenmeye yüz tuttuğunu fark ettim. Aslında gelinen aşama, yılların getirdiği birikimin hızlanmasıydı.Böyle bir olgunun içinde Şeyhoğlu günlerinin çoğunu tükenmenin mecazıyla geçirdi. Bu duygularla iç içe yaşadı. Bazı günler yargıç ve savcılar karşısında, bazı günler müfettiş ve müdür odalarında çok sıkıntı çekti.
Yine de tükenmedi!
Öyle bir zaman geldi ki, kütüphane kurmak için yüzlerce kitap kolisini sırtında taşıdı. Çok yoruldu, hırpalandı, üzüldü, bitkin ve güçsüz kaldı, ama yazıları kesilmedi. Akıp gitti.Onunla yola çıkan bazı kurum ve kuruluş yöneticilerinin görevleri sonlandırıldı, onlar ortada kaldılar. Sonunda bu kişiler yavaş yavaş eridi.Şeyhoğlu yine de hiç tükenmedi.Her zaman canlı, dinamik ve üretken bir yaşamın içinde yer aldı.O, tükenmekte olan ülke değerlerinin yok edilen kaynaklarını, dengesizliği ve yoksulluğu en ince ayrıntılarına dek birkaç haber sitesi, dergi ve gazetelerde yazdı.Hala yazmaya devam ediyor. Bitmeyen bir sevinç, coşku, enerji ve güçle.
Sevgili Okur,
Bu kitabın son sayfasına ulaştığınızda benim sonradan ayrımına vardığım tükenme kavramını fark edebilecek misiniz bilmiyorum, ama şu söylenebilir, “ Tükenmekte olan ülke değerlerinin, tükenmeyen yazarı, Recai Şeyhoğlu yolun açık olsun!”
Hasan EFE