Osmanlı toplumunda kadın sorunu 1839'dan sonra, yani Tanzimat Fermanı ile başlayan yeni dönemde gündeme gelmiş; üst sınıftan eğitimli kadınlar, Osmanlı kadınının hak mücadelesinde öncü olmuşlardır. Saray ve devlet idaresinde görevli, kültürlü, zengin ve eğitimli ailelerin çocukları olan bu kadınlar özel olarak eğitim almış ve kimi zaman birikimlerini yazarak da değerlendirmişlerdir. Onlardan birisi de tarihçi, devlet adamı ve hukukçu Ahmet Cevdet Paşa'nın kızı Fatma Aliye Hanım'dır. Modern Türk edebiyatının ilk kadın yazarlarından olan Fatma Aliye Hanım'ın, Levâyih-i Hayât (1897-98) isimli eseri, birbirleriyle akraba beş kadının mektuplaşmalarından oluşmaktadır. Saadetlerin en büyüğünü birbirini seven eşlerde bulan Mehabe, aşksız ve zorla gerçekleştirilen bir evliliğin rüzgârındaki Fehame, kendisini sevmeyen bir eşe katlanmayı reddeden Sabahat, çevresindeki örneklerin etkisiyle evliliği budalalıkla eş gören Nebahat ve evliliği yargılamamakla birlikte önceliği insanın kendisinde arayan İtimad… Fatma Aliye Hanım bu beş kadın ve birbirlerine yazdıkları mektuplar nezdinde kadının toplumdaki konumu ve aile kurumunun niteliğini tartışmaya açarak sevginin değeri, eğitimin önemi, eşlerin sorumlulukları, görücü usulü evliliğin yanlışları ve haklarından mahrum bırakılan kadınların düştüğü açmazı sorgulamaktadır.
Kitabın elinizdeki baskısı üç bölümden oluşmaktadır: çevriyazı Osmanlıca metin, diliçi çeviri ve metin karşılaştırması için Osmanlıca kaynak metin.
Osmanlı toplumunda kadın sorunu 1839'dan sonra, yani Tanzimat Fermanı ile başlayan yeni dönemde gündeme gelmiş; üst sınıftan eğitimli kadınlar, Osmanlı kadınının hak mücadelesinde öncü olmuşlardır. Saray ve devlet idaresinde görevli, kültürlü, zengin ve eğitimli ailelerin çocukları olan bu kadınlar özel olarak eğitim almış ve kimi zaman birikimlerini yazarak da değerlendirmişlerdir. Onlardan birisi de tarihçi, devlet adamı ve hukukçu Ahmet Cevdet Paşa'nın kızı Fatma Aliye Hanım'dır. Modern Türk edebiyatının ilk kadın yazarlarından olan Fatma Aliye Hanım'ın, Levâyih-i Hayât (1897-98) isimli eseri, birbirleriyle akraba beş kadının mektuplaşmalarından oluşmaktadır. Saadetlerin en büyüğünü birbirini seven eşlerde bulan Mehabe, aşksız ve zorla gerçekleştirilen bir evliliğin rüzgârındaki Fehame, kendisini sevmeyen bir eşe katlanmayı reddeden Sabahat, çevresindeki örneklerin etkisiyle evliliği budalalıkla eş gören Nebahat ve evliliği yargılamamakla birlikte önceliği insanın kendisinde arayan İtimad… Fatma Aliye Hanım bu beş kadın ve birbirlerine yazdıkları mektuplar nezdinde kadının toplumdaki konumu ve aile kurumunun niteliğini tartışmaya açarak sevginin değeri, eğitimin önemi, eşlerin sorumlulukları, görücü usulü evliliğin yanlışları ve haklarından mahrum bırakılan kadınların düştüğü açmazı sorgulamaktadır.
Kitabın elinizdeki baskısı üç bölümden oluşmaktadır: çevriyazı Osmanlıca metin, diliçi çeviri ve metin karşılaştırması için Osmanlıca kaynak metin.