“Hımm, ilginç diyor Timuçin. Ben anatomik bir hata, teknik bir arıza, asla çözüme kavuşturulmayacak bir lavabo tıkanıklığıyım.” diye sessizce söylenen ama aslında bir durumu haber verircesine uğuldayan ve yeraltı edebiyatının seçkin isimlerinden biri olarak bilinen Aytaç Ars sadece bu edebiyata dair eserler yazmıyor aynı zamanda bu edebiyatın bilinmeyenlerini de bir resim gibi önümüze koyup sorguluyor. Üretkenliğinin zaman zaman hayata dair sorumluluklarını ağırlaştırdığı yazar bu eserinde okurunu görmek istediği bir labiretin içine sokarken aslında okurun kendisiyle farklı bir şekilde yüzleşmesini de sağlıyor. Eserdeki cümleler başlı başına bir evrenin uyuduları gibi... başını döndürüyor insanın...
“Hımm, ilginç diyor Timuçin. Ben anatomik bir hata, teknik bir arıza, asla çözüme kavuşturulmayacak bir lavabo tıkanıklığıyım.” diye sessizce söylenen ama aslında bir durumu haber verircesine uğuldayan ve yeraltı edebiyatının seçkin isimlerinden biri olarak bilinen Aytaç Ars sadece bu edebiyata dair eserler yazmıyor aynı zamanda bu edebiyatın bilinmeyenlerini de bir resim gibi önümüze koyup sorguluyor. Üretkenliğinin zaman zaman hayata dair sorumluluklarını ağırlaştırdığı yazar bu eserinde okurunu görmek istediği bir labiretin içine sokarken aslında okurun kendisiyle farklı bir şekilde yüzleşmesini de sağlıyor. Eserdeki cümleler başlı başına bir evrenin uyuduları gibi... başını döndürüyor insanın...