"Hani Ahmed er-Rüfai Hazretleri'nin 'aşk, aşk, aşk' diyerek sema ederken kaybolması gibi… Hani Geylan Hazretleri'nin elindeki güldan gibi, kainatın ortasında açan gül desenli nebulalar gibi… Bir aşk çemberinin ortasında kaybolmakmış anladım…
Anladım ki, kal ile değil, hâl ileymiş Efendim…
Anladım ki, bir ateşin ortasında alev alev de çiçek açarmış insan…
Anladım ki, hüzün bir gülmüş gül yüzlülerin, gül tebessümlerinde gül gibi açan…
Anladım ki, pîranın gözlerinde buğu, dilinde tespihmiş asırlar süren bir zikir halkasında. Sen Hayy dedin, ben dirildim."
"Hani Ahmed er-Rüfai Hazretleri'nin 'aşk, aşk, aşk' diyerek sema ederken kaybolması gibi… Hani Geylan Hazretleri'nin elindeki güldan gibi, kainatın ortasında açan gül desenli nebulalar gibi… Bir aşk çemberinin ortasında kaybolmakmış anladım…
Anladım ki, kal ile değil, hâl ileymiş Efendim…
Anladım ki, bir ateşin ortasında alev alev de çiçek açarmış insan…
Anladım ki, hüzün bir gülmüş gül yüzlülerin, gül tebessümlerinde gül gibi açan…
Anladım ki, pîranın gözlerinde buğu, dilinde tespihmiş asırlar süren bir zikir halkasında. Sen Hayy dedin, ben dirildim."