Şabân-ı Velî Hazretleri her şeyden önce son pîr (=pîr-i hâtem)dir. Bunun anlamı şudur: O, tarih boyunca yaşayan bütün kâmil mürşidlerin ve pîrlerin irfânının vârisi ve hatemi; ledün ilminin ve manevî tasarrufun zirvesidir. Hz. Peygamber nasıl ki bütün peygamberlerin ilmini kendinde toplayan ve iki âlemde tasarrufa ulaşan sakaleyn bir resûl ise, Şabân-ı Velî Hazretleri de tarîkat kurucusu pîrler içinde sakaleyn bir pîrdir. Onun bu yönünü bir cümle ile özetlemek gerekirse şöyle denebilir: Hazret-i Pîr ilm-i ledünde derya, madde ve manâda mutasarrıf, tarîkat-i aliyye erkânında gelmiş geçmiş en büyük müceddiddir. Şabân-ı Velî, temelde "Halvetî erkânı"nı esas alan Şabânîlik'in kurucusu pîridir. Halvetiyye'nin anakolu Cemâl-i Halvetî'den itibaren Cemâliyye adıyla, Hz. Pîr'den itibaren de Şabâniyye adıyla devam etmiştir. Hz. Pîr'den sonra da kırktan fazla şubesiyle geniş bir coğrafyada temsil edilmiştir.
Diğer taraftan Şabâniyye, ulü'l-emre itâat eden, hükûmeti "hikmetullah" bilen özellikleriyle, devlet otoriteleri tarafından her dönemde saygı duyulan bir tasavvuf yolu olmuştur.
Şabâniyye, Şabân-ı Velî ve silsilesinden gelen mürşidlerin yetiştirmiş olduğu kâmil insanlarla, tasavvuf tarihinin en önemli tarîkatlerinden biridir. Bu erkân içinde yetişen mürşid ve müridler, yaşadıkları asrın en modern insanlarıdır.
1939 senesinde vuslat eden Yamalızâde Hazretleri, radyonun yavaş yavaş alınıp satıldığı ve yaygınlık kazandığı dönemlerde memleketi Uşak'ta radyo satın alan ve dinleyen ilk kişidir. Bu sebeple kendisine "Radyolu Şeyh" de denmiştir. Yine Yamalızâde, "şerîat hakikatten doğmuştur, ilm-i ledün önde gider!" yahut "Sânii gör, günde yüz bin san'at gösterir/Kendini göstermek içindir o san'atdan garaz" diyerek bilginin kaynağının Hak ve hakikat olduğuna işaret etmiş ve sâlikleri bu çerçevede -yani sevgi ve bilgi yoluyla- Hakk'a davet etmişlerdir.
Şabân-ı Velî Hazretleri her şeyden önce son pîr (=pîr-i hâtem)dir. Bunun anlamı şudur: O, tarih boyunca yaşayan bütün kâmil mürşidlerin ve pîrlerin irfânının vârisi ve hatemi; ledün ilminin ve manevî tasarrufun zirvesidir. Hz. Peygamber nasıl ki bütün peygamberlerin ilmini kendinde toplayan ve iki âlemde tasarrufa ulaşan sakaleyn bir resûl ise, Şabân-ı Velî Hazretleri de tarîkat kurucusu pîrler içinde sakaleyn bir pîrdir. Onun bu yönünü bir cümle ile özetlemek gerekirse şöyle denebilir: Hazret-i Pîr ilm-i ledünde derya, madde ve manâda mutasarrıf, tarîkat-i aliyye erkânında gelmiş geçmiş en büyük müceddiddir. Şabân-ı Velî, temelde "Halvetî erkânı"nı esas alan Şabânîlik'in kurucusu pîridir. Halvetiyye'nin anakolu Cemâl-i Halvetî'den itibaren Cemâliyye adıyla, Hz. Pîr'den itibaren de Şabâniyye adıyla devam etmiştir. Hz. Pîr'den sonra da kırktan fazla şubesiyle geniş bir coğrafyada temsil edilmiştir.
Diğer taraftan Şabâniyye, ulü'l-emre itâat eden, hükûmeti "hikmetullah" bilen özellikleriyle, devlet otoriteleri tarafından her dönemde saygı duyulan bir tasavvuf yolu olmuştur.
Şabâniyye, Şabân-ı Velî ve silsilesinden gelen mürşidlerin yetiştirmiş olduğu kâmil insanlarla, tasavvuf tarihinin en önemli tarîkatlerinden biridir. Bu erkân içinde yetişen mürşid ve müridler, yaşadıkları asrın en modern insanlarıdır.
1939 senesinde vuslat eden Yamalızâde Hazretleri, radyonun yavaş yavaş alınıp satıldığı ve yaygınlık kazandığı dönemlerde memleketi Uşak'ta radyo satın alan ve dinleyen ilk kişidir. Bu sebeple kendisine "Radyolu Şeyh" de denmiştir. Yine Yamalızâde, "şerîat hakikatten doğmuştur, ilm-i ledün önde gider!" yahut "Sânii gör, günde yüz bin san'at gösterir/Kendini göstermek içindir o san'atdan garaz" diyerek bilginin kaynağının Hak ve hakikat olduğuna işaret etmiş ve sâlikleri bu çerçevede -yani sevgi ve bilgi yoluyla- Hakk'a davet etmişlerdir.