Anneciğim Âmine!
Senin aziz evladın, “Cennet annelerin ayakları altındadır” derken, ezelden ebede bütün zamanların şeref ve onuru olan mukaddes annecilik tâcı'nı sana giydirmekteydi.
Evladının kalbini, kabına sığmayan nasıl bir bilinç ve idrak doldurdu ki, insanların içerisinden ihsan, ikram ve hürmete en layık olanın kim olduğunu soran kimseye, Öncelikle annen..Sonra yine annen..Sonra yine annen...Sonra da baban cevabını veriyordu.
Ey sevgili anneciğim!
Eğer sen taçlar giymiş bir kraliçe, kahraman bir savaşçı, icatlar yapan bir mucit ya da gerçek bir kumandan olsaydın ve fakat Allah Resulü Muhammed'i doğurmamış olsaydın, acaba bu mertebeye ulaşabilir miydin?
Son peygamber olarak seçilmiş olan Âlemlerin Efendisi (a.s)'ni doğurmuş olmandan daha yüce ve daha şerefli bir amelin var mıdır acep, ey anneciğim!
Anneciğim Âmine!
Senin aziz evladın, “Cennet annelerin ayakları altındadır” derken, ezelden ebede bütün zamanların şeref ve onuru olan mukaddes annecilik tâcı'nı sana giydirmekteydi.
Evladının kalbini, kabına sığmayan nasıl bir bilinç ve idrak doldurdu ki, insanların içerisinden ihsan, ikram ve hürmete en layık olanın kim olduğunu soran kimseye, Öncelikle annen..Sonra yine annen..Sonra yine annen...Sonra da baban cevabını veriyordu.
Ey sevgili anneciğim!
Eğer sen taçlar giymiş bir kraliçe, kahraman bir savaşçı, icatlar yapan bir mucit ya da gerçek bir kumandan olsaydın ve fakat Allah Resulü Muhammed'i doğurmamış olsaydın, acaba bu mertebeye ulaşabilir miydin?
Son peygamber olarak seçilmiş olan Âlemlerin Efendisi (a.s)'ni doğurmuş olmandan daha yüce ve daha şerefli bir amelin var mıdır acep, ey anneciğim!