Dünya düzeninde yaşanan her krizin ardından kapitalist sistemin sonuna gelindiğine yönelik tartışmalar ortaya çıkmıştır. Gelenek 2008 yılında başlayan küresel krizin ardından da bozulmamış, "bu kriz, o kriz mi"sorusu akıllara gelmiştir. Yine süreçte bir taraftan neoliberal kapitalizmin çözüleceği yönünde saptamalar yapılırken, diğer taraftan ABD hegemonyasının görünür gerileyişine ve yeni güç dengelerinin nasıl biçimleneceğine yönelik görüşler ileri sürülmektedir. Söz konusu dönemde bir taraftan G-20 ülkelerinin bir araya gelerek aldıkları kararlar çerçevesinde IMF ve Dünya Bankası'nın sistem içindeki konumunun gözden geçirilmesineyönelik çalışmalar, diğer taraftan AB'nin, BRIC (Brezilya, Rusya Federasyonu, Hindistan ve Çin) ekonomilerinin ve özellikle de Çin'in sistemdeki mevcut yükselişi konuyu ele almayı önemli hale getirmiştir. Bu bağlamda oluşması muhtemel güç dengeleri üzerinde durulmasının günümüz dünyasını anlamayı kolaylaştıracağına inanılmaktadır. Yeliz Sarıöz Gökten çalışmasında bu çetrefil sorunu eleştirel teorinin yardımıyla inceliyor. Eserde hegemonik düzene alternatif tanımlar yapmak yerine, düzenin hareket yasalarına ışık tutulmaya çalışılıyor. "ABD hegemonyası geriliyor", "ABD'nin hegemonyası sona erdi", "ABD artık yeni Roma" vb. çıkarımlarda bulunabilmek adına öncelikle hegemonyanın kavramsal ve tarihsel olarak doğru bir biçimde ortaya konulması ve bu bağlamda incelenmesi amaçlanıyor. Çalışmada modern tarihin kayıtlarına hegemon olarak geçen Birleşik Eyaletler (Hollanda), Büyük Britanya ve ABD'yi bu konuma taşıyan ve konumundan eden/etmeye başlayan dinamikler; ABD hegemonyası aşınırken neoliberal hegemonyanın aldığı yeni biçim etraflıca ele alınmakta. "Hegemonya İlişkilerinin Dünü, Bugünü ve Geleceği: Neo-Gramsci'ci Bir Bakış", hegemonyanın doğası ve hegemonik geçişler üzerine Neo-Gramsci'ci bir analiz.
Dünya düzeninde yaşanan her krizin ardından kapitalist sistemin sonuna gelindiğine yönelik tartışmalar ortaya çıkmıştır. Gelenek 2008 yılında başlayan küresel krizin ardından da bozulmamış, "bu kriz, o kriz mi"sorusu akıllara gelmiştir. Yine süreçte bir taraftan neoliberal kapitalizmin çözüleceği yönünde saptamalar yapılırken, diğer taraftan ABD hegemonyasının görünür gerileyişine ve yeni güç dengelerinin nasıl biçimleneceğine yönelik görüşler ileri sürülmektedir. Söz konusu dönemde bir taraftan G-20 ülkelerinin bir araya gelerek aldıkları kararlar çerçevesinde IMF ve Dünya Bankası'nın sistem içindeki konumunun gözden geçirilmesineyönelik çalışmalar, diğer taraftan AB'nin, BRIC (Brezilya, Rusya Federasyonu, Hindistan ve Çin) ekonomilerinin ve özellikle de Çin'in sistemdeki mevcut yükselişi konuyu ele almayı önemli hale getirmiştir. Bu bağlamda oluşması muhtemel güç dengeleri üzerinde durulmasının günümüz dünyasını anlamayı kolaylaştıracağına inanılmaktadır. Yeliz Sarıöz Gökten çalışmasında bu çetrefil sorunu eleştirel teorinin yardımıyla inceliyor. Eserde hegemonik düzene alternatif tanımlar yapmak yerine, düzenin hareket yasalarına ışık tutulmaya çalışılıyor. "ABD hegemonyası geriliyor", "ABD'nin hegemonyası sona erdi", "ABD artık yeni Roma" vb. çıkarımlarda bulunabilmek adına öncelikle hegemonyanın kavramsal ve tarihsel olarak doğru bir biçimde ortaya konulması ve bu bağlamda incelenmesi amaçlanıyor. Çalışmada modern tarihin kayıtlarına hegemon olarak geçen Birleşik Eyaletler (Hollanda), Büyük Britanya ve ABD'yi bu konuma taşıyan ve konumundan eden/etmeye başlayan dinamikler; ABD hegemonyası aşınırken neoliberal hegemonyanın aldığı yeni biçim etraflıca ele alınmakta. "Hegemonya İlişkilerinin Dünü, Bugünü ve Geleceği: Neo-Gramsci'ci Bir Bakış", hegemonyanın doğası ve hegemonik geçişler üzerine Neo-Gramsci'ci bir analiz.