Heidegger

Stok Kodu:
9789758717552
Boyut:
15.50x23.50
Sayfa Sayısı:
423
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2010-03
Çeviren:
Erdal Yıldız
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
%15 indirimli
27,00
22,95
9789758717552
594068
Heidegger
Heidegger
22.95

Düşünceyi mesken tutmuş bir filozofun patikalarından derlenmiş bu önemli metinler, Heidegger'in bizleri çağırışına uygın düşecek şekilde, bu sefer ilk defa Türkçede yankı bulmaktadır.

Bu isimden fazlası yoktu aslında ortada; ama bu isim Almanya'yı baştan başa adeta gizemli bir kral hakkındaki söylenti gibi doşlaşmaktaydı... Bu yüzyılın tinsel çehresini belirlemeye yardım eden, var olduğundan haklı nedenlerle kuşku duyacağımız şey bir Heidegger felsefesi“ değil, “Heidegger'in düşünüşü“dür... Heidegger'in düşüncesi yoluyla esen rüzgâr tıpkı binlerce yıl öncesinden Platon'un eserlerinden bize doğru savrulan rüzgar gibi bu yüzyıla ait değildir. Çok eski çağlardan gelmektedir ve geride bıraktığı, kendi tamamına ermiş bişeydir. Tüm kendini tamamlamış şeyler gibi, oda eski çağlara geri döner.

Hannah Arendt

Varlık ve Zaman epistemik ve soyut aklı ön plana çıkartarak insanları “akılcı hayvanlar“ olarak ortaya koymaz. İnsanları “dünyada- varlık“, yani dünyanın zengin dokusuyla iş gören varlıklar olarak ele alır. Bu dünya öncelikli olarak el-verir, kullanıma hazır nitelikleriyle insanların karşısına çıkar. Bu meşguliyet, insanın dünyaya olan bağının temelinden desteklendiği bir “kaygılanım“ ya da “kaygılı olma“ biçimi tarafından yönlendirilir.

Fren R. Dallmayr

Heidegger sanatınözünün şiirleştirme süreci olduğunu ileri sürer. Onun anlatmak istediği şey, sanatın doğasının halihazırda biçimlendirilmiş bir şeyi dönüştürmeye ya da zaten varlıkta bulunan bir şeyi kopyalamaya dayanmadığıdır. Sanat yapıtında bulunan doğruluk olayının özü, onun açık bir yere açıklığını vermesidir... Şair, miras aldığı ve kulandığı dile öylesine bağlıdır ki, onun şiirsel sanat yapıtının dili, sadece aynı dili kullananlara ulaşabilir.

Hans-Georg Gadamer

Yoksun bir çağda şairler “uçup gitmiş tanrıların izlerinin şarkısını“ duyarlar ve “yakın ölümlülerin, dönüm noktasına giden... yol“un izini sürerler. Elbette, Heidegger'in geç düşüncesinde gösterdiği gibi tüm bunlar unutulmuş varlık sorunlarıyla ilgilidir.

Annemarie Gethmann-Siefert

Düşünceyi mesken tutmuş bir filozofun patikalarından derlenmiş bu önemli metinler, Heidegger'in bizleri çağırışına uygın düşecek şekilde, bu sefer ilk defa Türkçede yankı bulmaktadır.

Bu isimden fazlası yoktu aslında ortada; ama bu isim Almanya'yı baştan başa adeta gizemli bir kral hakkındaki söylenti gibi doşlaşmaktaydı... Bu yüzyılın tinsel çehresini belirlemeye yardım eden, var olduğundan haklı nedenlerle kuşku duyacağımız şey bir Heidegger felsefesi“ değil, “Heidegger'in düşünüşü“dür... Heidegger'in düşüncesi yoluyla esen rüzgâr tıpkı binlerce yıl öncesinden Platon'un eserlerinden bize doğru savrulan rüzgar gibi bu yüzyıla ait değildir. Çok eski çağlardan gelmektedir ve geride bıraktığı, kendi tamamına ermiş bişeydir. Tüm kendini tamamlamış şeyler gibi, oda eski çağlara geri döner.

Hannah Arendt

Varlık ve Zaman epistemik ve soyut aklı ön plana çıkartarak insanları “akılcı hayvanlar“ olarak ortaya koymaz. İnsanları “dünyada- varlık“, yani dünyanın zengin dokusuyla iş gören varlıklar olarak ele alır. Bu dünya öncelikli olarak el-verir, kullanıma hazır nitelikleriyle insanların karşısına çıkar. Bu meşguliyet, insanın dünyaya olan bağının temelinden desteklendiği bir “kaygılanım“ ya da “kaygılı olma“ biçimi tarafından yönlendirilir.

Fren R. Dallmayr

Heidegger sanatınözünün şiirleştirme süreci olduğunu ileri sürer. Onun anlatmak istediği şey, sanatın doğasının halihazırda biçimlendirilmiş bir şeyi dönüştürmeye ya da zaten varlıkta bulunan bir şeyi kopyalamaya dayanmadığıdır. Sanat yapıtında bulunan doğruluk olayının özü, onun açık bir yere açıklığını vermesidir... Şair, miras aldığı ve kulandığı dile öylesine bağlıdır ki, onun şiirsel sanat yapıtının dili, sadece aynı dili kullananlara ulaşabilir.

Hans-Georg Gadamer

Yoksun bir çağda şairler “uçup gitmiş tanrıların izlerinin şarkısını“ duyarlar ve “yakın ölümlülerin, dönüm noktasına giden... yol“un izini sürerler. Elbette, Heidegger'in geç düşüncesinde gösterdiği gibi tüm bunlar unutulmuş varlık sorunlarıyla ilgilidir.

Annemarie Gethmann-Siefert

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat