Cem Bey koleksiyonundaki binlerce parçadan meydana gelen etnoğrafik eserlerin envanterler için desteğimi istediğinde üniversitemizin Güzel Sanatlar Bölümünden Öğretim Görevlisi Silvana Kasap ile birlikte evlerine gittik. Koleksiyonda çok değerli uladalar, peşkirler, bindallılar, mendiller, cepkenler, oyalar, çevreler, fermanlar, Kur'an-ı Kerim, İncil gibi eserler vardı. Uladalardan (gelin örtüsü) başlamak üzere yaklaşık 300 parçanın kaydını tamamlayabildik. Ancak akademideki çalışmalarımızın yoğunluğu nedeniyle envanter işlerini sürdürebilmemiz mümkün olamadı. Cem Bey ve ailesi kendi gayretleri ile eserlerin kayıtlarını tamamladılar. Hayalleri Söke'deki Novada AVM'de Etnoğrafya Müzesini açarak gerçeğe dönüştü. Cem Bey kendi yazdığı hikâyeleri ile birlikte sergiledi o muhteşem eserleri. Müzeyi gezenler bir yandan koleksiyondaki parçaların görkemini yaşıyor bir yandan Cem Bey'in bizzat kendisi tarafından yapılan bilgilendirmelerdeki içselliği hissederek duygulanıyorlardı. Ne kadar değerliydi önemli yolların üzerinde ve herkesin ziyaret edebileceği bir noktada Ege ve Aydın kültüründen esintilerin yer aldığı böyle bir müzenin bulunması. “Marifet iltifata tabidir” derler. Çok doğru söylemişler. Ne yazık ki şartlar müzenin sürdürülebilirliğine olanak tanımadı.
Mükerrem Kürüm
ADÜ Fen Edebiyat Fakültesi
Cem Bey koleksiyonundaki binlerce parçadan meydana gelen etnoğrafik eserlerin envanterler için desteğimi istediğinde üniversitemizin Güzel Sanatlar Bölümünden Öğretim Görevlisi Silvana Kasap ile birlikte evlerine gittik. Koleksiyonda çok değerli uladalar, peşkirler, bindallılar, mendiller, cepkenler, oyalar, çevreler, fermanlar, Kur'an-ı Kerim, İncil gibi eserler vardı. Uladalardan (gelin örtüsü) başlamak üzere yaklaşık 300 parçanın kaydını tamamlayabildik. Ancak akademideki çalışmalarımızın yoğunluğu nedeniyle envanter işlerini sürdürebilmemiz mümkün olamadı. Cem Bey ve ailesi kendi gayretleri ile eserlerin kayıtlarını tamamladılar. Hayalleri Söke'deki Novada AVM'de Etnoğrafya Müzesini açarak gerçeğe dönüştü. Cem Bey kendi yazdığı hikâyeleri ile birlikte sergiledi o muhteşem eserleri. Müzeyi gezenler bir yandan koleksiyondaki parçaların görkemini yaşıyor bir yandan Cem Bey'in bizzat kendisi tarafından yapılan bilgilendirmelerdeki içselliği hissederek duygulanıyorlardı. Ne kadar değerliydi önemli yolların üzerinde ve herkesin ziyaret edebileceği bir noktada Ege ve Aydın kültüründen esintilerin yer aldığı böyle bir müzenin bulunması. “Marifet iltifata tabidir” derler. Çok doğru söylemişler. Ne yazık ki şartlar müzenin sürdürülebilirliğine olanak tanımadı.
Mükerrem Kürüm
ADÜ Fen Edebiyat Fakültesi