İstanbul'da güngörmüş ahşap mobilyaların kitap kokusuyla karıştığı hatıralarla dolu bir ev: Prof. Dr. Ahmed Ateş ve ailesinin evi. Türkiye'de kültür, bilim ve siyaset üçgeninde yaşananların kısa tarihini anlamak açısından önemli bir kesişim noktası…
Bilim dünyası için “her sayfası altın değerinde” olan eserleriyle adından bahsettiren Ahmed Ateş'in hayatı, eşi Fikret Ateş ile olan evliliği, çocukları Ertunga Ateş ve Toktamış Ateş'in anıları elinizdeki bu kitabın paylaşmaya çalıştığı tanıklıklardır. Üç nesildir akademisyen olan bu ailenin yaşam öyküsü, torun Ahmet Emre Ateş tarafından biraz otobiyografik, biraz monografik tarzda kaleme alınmaktadır.
Halide Edip Adıvar'dan Hellmut Ritter'e, Şerafeddin Yaltkaya'dan Bernard Lewis'e kadar pek çok önemli isimle yaşanan dostluklar entelektüel bir dünyanın kapısını aralamamızı sağlar.
Bir bilim insanının hayatından yola çıkarak, ailesiyle içinde bulunduğu şehrin, toplumun ve ülkenin tarihini yeniden keşfetmekteyiz. Bireysel hatıralar, her zamanki gibi, bir kez daha kolektif hafızanın oluşmasında önemini göstermektedir. Kitaplar arasında yaşayan bir ailenin kuşaktan kuşağa aktardıkları, bilim, kültür ve politikadaki değişimleri anlamamız açısından daha ne kadar çarpıcı olabilir ki?
İstanbul'da güngörmüş ahşap mobilyaların kitap kokusuyla karıştığı hatıralarla dolu bir ev: Prof. Dr. Ahmed Ateş ve ailesinin evi. Türkiye'de kültür, bilim ve siyaset üçgeninde yaşananların kısa tarihini anlamak açısından önemli bir kesişim noktası…
Bilim dünyası için “her sayfası altın değerinde” olan eserleriyle adından bahsettiren Ahmed Ateş'in hayatı, eşi Fikret Ateş ile olan evliliği, çocukları Ertunga Ateş ve Toktamış Ateş'in anıları elinizdeki bu kitabın paylaşmaya çalıştığı tanıklıklardır. Üç nesildir akademisyen olan bu ailenin yaşam öyküsü, torun Ahmet Emre Ateş tarafından biraz otobiyografik, biraz monografik tarzda kaleme alınmaktadır.
Halide Edip Adıvar'dan Hellmut Ritter'e, Şerafeddin Yaltkaya'dan Bernard Lewis'e kadar pek çok önemli isimle yaşanan dostluklar entelektüel bir dünyanın kapısını aralamamızı sağlar.
Bir bilim insanının hayatından yola çıkarak, ailesiyle içinde bulunduğu şehrin, toplumun ve ülkenin tarihini yeniden keşfetmekteyiz. Bireysel hatıralar, her zamanki gibi, bir kez daha kolektif hafızanın oluşmasında önemini göstermektedir. Kitaplar arasında yaşayan bir ailenin kuşaktan kuşağa aktardıkları, bilim, kültür ve politikadaki değişimleri anlamamız açısından daha ne kadar çarpıcı olabilir ki?