Her sözcük bir tohumdur ve kendi besinini içinde barındırır.
Yüreğinin Götürdüğü Yere Git ve Yüreğimin Sesini Dinle gibi romanlarıyla tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de çok geniş bir okur kitlesine ulaşan Susanna Tamaro, bu kez bize sessizliğin ve sözün yaşamımızdaki derin anlamını anlatıyor. İletişimsizliğin yaşamlarımıza egemen olduğu, sözün giderek anlamını yitirdiği günümüzde, sessizliği ve ölümü yeniden düşünürken, yaşamın pırıltısı ve gizemini yakalamanın yollarını arıyor. İnsanoğlunun her sözcüğün bir tohum olduğunu nasıl unuttuğunu, kendisini sarmalayan evrene nasıl bu denli yabancılaştığını sorgularken, bizleri birbirimizi dinlemeye ve anlamaya çağırıyor. Tamaro'ya göre, sözcüklerin birer tohum gibi serpilip boy atacağı toprak insan yüreğinden başka bir yer değil. Sözcükler ancak orada köklenebilir, umursamazlık kabuğunu kırabilir ve insanlığı bilge kılabilir.
Her sözcük bir tohumdur ve kendi besinini içinde barındırır.
Yüreğinin Götürdüğü Yere Git ve Yüreğimin Sesini Dinle gibi romanlarıyla tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de çok geniş bir okur kitlesine ulaşan Susanna Tamaro, bu kez bize sessizliğin ve sözün yaşamımızdaki derin anlamını anlatıyor. İletişimsizliğin yaşamlarımıza egemen olduğu, sözün giderek anlamını yitirdiği günümüzde, sessizliği ve ölümü yeniden düşünürken, yaşamın pırıltısı ve gizemini yakalamanın yollarını arıyor. İnsanoğlunun her sözcüğün bir tohum olduğunu nasıl unuttuğunu, kendisini sarmalayan evrene nasıl bu denli yabancılaştığını sorgularken, bizleri birbirimizi dinlemeye ve anlamaya çağırıyor. Tamaro'ya göre, sözcüklerin birer tohum gibi serpilip boy atacağı toprak insan yüreğinden başka bir yer değil. Sözcükler ancak orada köklenebilir, umursamazlık kabuğunu kırabilir ve insanlığı bilge kılabilir.