Frankfurt Okulu adıyla bilinen ve resmi olarak 1923 yılında kurulan Toplumsal Araştırmalar Enstitüsü'nün üyesi filozof, sosyal aktivist, teorisyen Herbert Marcuse (1898–1979), Marksist teoriyi, modern kültür, politika ve toplum odaklı çalışmalarla ele almıştır. Marcuse, aynı zamanda, erken dönemden geç döneme kadar inceleme konusu yaptığı patolojik toplumdaki teknoloji kavramını, çalışmalarının odak noktasına taşıyan bir düşünürdür. Yeni Sol hareketlerin guru'su olarak tanımlanan Marcuse, Saf Hoşgörünün Bir Eleştirisi kitabında kaleme aldığı ‘baskıcı hoşgörü' (repressive tolerance) çalışmasıyla, dönemin siyasi ve toplumsal meselelerine teorik müdahalesini gerçekleştirmiştir.
Bu kitap, Marcuse'nin teknolojiye yönelik seçilmiş makalelerinde yer alan tezlerini ve baskıcı hoşgörü temasını bir araya getirmeyi hedeflemektedir. Marcuse'nin diyalektik yönteminde, iktidar merkezli ve tahakkümcü bir sisteme referans yapan hoşgörü ve teknoloji kavramı ters yüz edilerek şekillenmektedir. Çalışma, teknoloji-baskıcı hoşgörü ilişkisinin, günümüz dijital dünyasında nasıl şekilleneceğine odaklanmaktadır. Eserde, Marcuse'nin teknoloji tezlerinin tahakkümcü bir yansıması mı, Mesiyanik bir ütopyacılık mı içerdiği sorusuna yönelik bir analiz gerçekleştirilmektedir. Böylece, Janus yüzlü teknolojinin özgürleştirici ve baskılayıcı unsurlarının, hoşgörü konseptine kucak açma ihtimali sorgulanmaktadır.
Frankfurt Okulu adıyla bilinen ve resmi olarak 1923 yılında kurulan Toplumsal Araştırmalar Enstitüsü'nün üyesi filozof, sosyal aktivist, teorisyen Herbert Marcuse (1898–1979), Marksist teoriyi, modern kültür, politika ve toplum odaklı çalışmalarla ele almıştır. Marcuse, aynı zamanda, erken dönemden geç döneme kadar inceleme konusu yaptığı patolojik toplumdaki teknoloji kavramını, çalışmalarının odak noktasına taşıyan bir düşünürdür. Yeni Sol hareketlerin guru'su olarak tanımlanan Marcuse, Saf Hoşgörünün Bir Eleştirisi kitabında kaleme aldığı ‘baskıcı hoşgörü' (repressive tolerance) çalışmasıyla, dönemin siyasi ve toplumsal meselelerine teorik müdahalesini gerçekleştirmiştir.
Bu kitap, Marcuse'nin teknolojiye yönelik seçilmiş makalelerinde yer alan tezlerini ve baskıcı hoşgörü temasını bir araya getirmeyi hedeflemektedir. Marcuse'nin diyalektik yönteminde, iktidar merkezli ve tahakkümcü bir sisteme referans yapan hoşgörü ve teknoloji kavramı ters yüz edilerek şekillenmektedir. Çalışma, teknoloji-baskıcı hoşgörü ilişkisinin, günümüz dijital dünyasında nasıl şekilleneceğine odaklanmaktadır. Eserde, Marcuse'nin teknoloji tezlerinin tahakkümcü bir yansıması mı, Mesiyanik bir ütopyacılık mı içerdiği sorusuna yönelik bir analiz gerçekleştirilmektedir. Böylece, Janus yüzlü teknolojinin özgürleştirici ve baskılayıcı unsurlarının, hoşgörü konseptine kucak açma ihtimali sorgulanmaktadır.