“İstanbul'dan gelen bir padişah vardı. Meleklerin at, horoz ya da boğa olduklarını, göğün altıncı katındaki bir tanesinin yetmiş bin başı olduğunu ve dünyanın mavi bir ineğin sayısız yeşil boynuzları üzerinde durduğunu düşünmekten kendini alamıyordu.” Aslanlaşma'da Poe böyle yazmaktadır.
On dokuzuncu yüzyılın ilk yarısında yaşamış eksantrik bir Amerikalı'nın geleneksel birikim üzerine bu çokbilmişliği beni rahatsız edebilirdi, ama Poe'nun Karanlık Deniz'de bulmuş olduğu bir şişenin içindeki mektubu yalnızca aktarmakla yetindiği Mellonta Tauta sayesinde iyice biliyoruz ki zaman, maalesef, herkes için böyle karışıklıklar yaratabiliyor. Yirmi dokuzuncu yüzyılda yazılmış bu mektuba göre, çok eskiden Aries Tottle isimli Türk ya da Hintli bir filozof yaşamış ve en iyi öğrencileri de Neuclid ve Cant'mış… Poe, aynı mektubu Eureka'da bir kez daha alıntılayarak daha belirgin ifadeler kullanacak ve metinde Aries Tottle'ın bir Türk filozof olarak anıldığını ve büyük ihtimalle Aristoteles'in kasdedildiğini açıklayacaktır.
Poe'nun Eureka'da önerdiği kozmoloji, Newton ve Laplace'ın geliştirilmeye çalışıldığı bir kuramı Plotinos'un monizminin bir diğer versiyonu, Demokritos'un atomculuğu ve Empedokles'in sevgi ve nefret (philia ve neikos) güçlerinden mülhem bir zemin üzerine oturtmaktan ibarettir. Bu arada Poe, çalışmasını kendi adına opus magnum'u ve insanlık adına da kütle çekiminden daha önemli bir keşfin ifadesi ilan etmektedir. Poe'nun bunları söylerkenki ciddiyeti de akıl sağlığı da tartışılmıştır, –sonuçta metin boyunca pozitif bilimin yöntemleri içinde hiçbir araştırma söz konusu değildir ve 2848 yılından gelen bir mektubun alıntılanmasıyla işe başlanmaktadır,– ama eldeki veriler toplandığında bunları Poe'daki ciddiyet ya da akıl sağlığı eksikliğinden çok üslup orijinalliğiyle açıklamak gerektiği anlaşılıyor. Eureka gerçekten de Poe'nun önerdiği kozmolojidir. Hiç değilse, gerçekten bir kozmolojidir.
“İstanbul'dan gelen bir padişah vardı. Meleklerin at, horoz ya da boğa olduklarını, göğün altıncı katındaki bir tanesinin yetmiş bin başı olduğunu ve dünyanın mavi bir ineğin sayısız yeşil boynuzları üzerinde durduğunu düşünmekten kendini alamıyordu.” Aslanlaşma'da Poe böyle yazmaktadır.
On dokuzuncu yüzyılın ilk yarısında yaşamış eksantrik bir Amerikalı'nın geleneksel birikim üzerine bu çokbilmişliği beni rahatsız edebilirdi, ama Poe'nun Karanlık Deniz'de bulmuş olduğu bir şişenin içindeki mektubu yalnızca aktarmakla yetindiği Mellonta Tauta sayesinde iyice biliyoruz ki zaman, maalesef, herkes için böyle karışıklıklar yaratabiliyor. Yirmi dokuzuncu yüzyılda yazılmış bu mektuba göre, çok eskiden Aries Tottle isimli Türk ya da Hintli bir filozof yaşamış ve en iyi öğrencileri de Neuclid ve Cant'mış… Poe, aynı mektubu Eureka'da bir kez daha alıntılayarak daha belirgin ifadeler kullanacak ve metinde Aries Tottle'ın bir Türk filozof olarak anıldığını ve büyük ihtimalle Aristoteles'in kasdedildiğini açıklayacaktır.
Poe'nun Eureka'da önerdiği kozmoloji, Newton ve Laplace'ın geliştirilmeye çalışıldığı bir kuramı Plotinos'un monizminin bir diğer versiyonu, Demokritos'un atomculuğu ve Empedokles'in sevgi ve nefret (philia ve neikos) güçlerinden mülhem bir zemin üzerine oturtmaktan ibarettir. Bu arada Poe, çalışmasını kendi adına opus magnum'u ve insanlık adına da kütle çekiminden daha önemli bir keşfin ifadesi ilan etmektedir. Poe'nun bunları söylerkenki ciddiyeti de akıl sağlığı da tartışılmıştır, –sonuçta metin boyunca pozitif bilimin yöntemleri içinde hiçbir araştırma söz konusu değildir ve 2848 yılından gelen bir mektubun alıntılanmasıyla işe başlanmaktadır,– ama eldeki veriler toplandığında bunları Poe'daki ciddiyet ya da akıl sağlığı eksikliğinden çok üslup orijinalliğiyle açıklamak gerektiği anlaşılıyor. Eureka gerçekten de Poe'nun önerdiği kozmolojidir. Hiç değilse, gerçekten bir kozmolojidir.