“Geçip giden nağmeler geri gelir mi, gelmez mi?
Hicaz semtinden tatlı bir rüzgâr eser mi, esmez mi?
Bu fakirin devri sona erdi
Bir daha bu âleme sırra vâkıf insan gelir mi, gelmez mi?”
Şair Ahmet Metin Şâhin'in Muhammed İkbâl'in Farsça eserlerini veznen yapmış olması, şiirlerin kendi kalıpları içerisinde anlaşılmasını sağlıyor. Ayrıca bu eser, hem mısralarda derinleştikçe şiirin iç musikîsini okuyuculara hissettirip, hem de mısraların içerdiği anlamı keşfetme serüveninde bizlere bir imkân sunuyor.
“Geçip giden nağmeler geri gelir mi, gelmez mi?
Hicaz semtinden tatlı bir rüzgâr eser mi, esmez mi?
Bu fakirin devri sona erdi
Bir daha bu âleme sırra vâkıf insan gelir mi, gelmez mi?”
Şair Ahmet Metin Şâhin'in Muhammed İkbâl'in Farsça eserlerini veznen yapmış olması, şiirlerin kendi kalıpları içerisinde anlaşılmasını sağlıyor. Ayrıca bu eser, hem mısralarda derinleştikçe şiirin iç musikîsini okuyuculara hissettirip, hem de mısraların içerdiği anlamı keşfetme serüveninde bizlere bir imkân sunuyor.