"insan yaşamı bir varoluşsal sancının kökenine dayanır." Bu sancıyı bedeninin en ufak hücresinde bile hissedip, hayatı devam ettirme sürecine mecbur kılınır.
İnsan katildir. Kendi yaşamının katili...
Sözgelimi, bir nesneye, bir canlıya yahut bir hiçliğe hayatını bahşetmiştir ve bunun sonucunda kaybetmeye mahkum olandır.
Onlarca gezegen arasından, soluk, acımasız, hızlı bir şekilde yok olmaya doğru ilerleyen bir kara deliğin içinde, o ufacık noktada, doğar, büyür ve ölür insan. Ve ıstıraplar içinde, bağıra bağıra, ağlaya ağlaya gerçekle yüzleşir. Gerçek olan tek şey ise koca bir "Hiç"tir...
"insan yaşamı bir varoluşsal sancının kökenine dayanır." Bu sancıyı bedeninin en ufak hücresinde bile hissedip, hayatı devam ettirme sürecine mecbur kılınır.
İnsan katildir. Kendi yaşamının katili...
Sözgelimi, bir nesneye, bir canlıya yahut bir hiçliğe hayatını bahşetmiştir ve bunun sonucunda kaybetmeye mahkum olandır.
Onlarca gezegen arasından, soluk, acımasız, hızlı bir şekilde yok olmaya doğru ilerleyen bir kara deliğin içinde, o ufacık noktada, doğar, büyür ve ölür insan. Ve ıstıraplar içinde, bağıra bağıra, ağlaya ağlaya gerçekle yüzleşir. Gerçek olan tek şey ise koca bir "Hiç"tir...