İlk kez Agâh Sırrı Levend'in Türk Edebiyatı Tarihi adlı eserinde bahsettiği Hikâyet-i Duhter-i Şeyh Buseyrî, Bekâyî mahlaslı bir şair tarafından mensur olarak kaleme alınmış ve Sultan 3. Murad'a (saltanatı: 1574 - 1595) sunulmuştur. 3. Murad döneminde yaşamış Bekâyî mahlaslı iki şairden İznikli Bekâyî ve Dursunzâde Bekâyî'den hangisine ait olduğunu kesin bir surette belirleyemediğimiz fakat edebî ve tarihî karinelerden hareketle Dursunzâde Bekâyî'ye ait olma ihtimalini daha yüksek bulduğumuz bu eser, şu an için yegâne nüshası Vatikan Kütüphanesi'nde bulunan ve müellifi meçhul manzum Dâstân-ı Duhter-i Şeyh Abdullâh adlı mesnevinin mensur hâlidir. Basralı Şeyh Abdullâh'ın kızı Nigârîn'in başından geçen acı hadiselerin edebî bir üslupla anlatıldığı bu ibretlik ve didaktik hikâyenin Atatürk Üniversitesi Kütüphanesi Seyfettin Özege Bölümü Agâh Sırrı Levend Koleksiyonu'nda tespit edilebilen yegâne nüshası üzerine hazırlanan bu çalışmada öncelikle eserin transkripsiyonlu metni ortaya konmuş daha sonra eser, şekil-muhteva açısından çeşitli alt başlıkları altında incelenmiştir.
İlk kez Agâh Sırrı Levend'in Türk Edebiyatı Tarihi adlı eserinde bahsettiği Hikâyet-i Duhter-i Şeyh Buseyrî, Bekâyî mahlaslı bir şair tarafından mensur olarak kaleme alınmış ve Sultan 3. Murad'a (saltanatı: 1574 - 1595) sunulmuştur. 3. Murad döneminde yaşamış Bekâyî mahlaslı iki şairden İznikli Bekâyî ve Dursunzâde Bekâyî'den hangisine ait olduğunu kesin bir surette belirleyemediğimiz fakat edebî ve tarihî karinelerden hareketle Dursunzâde Bekâyî'ye ait olma ihtimalini daha yüksek bulduğumuz bu eser, şu an için yegâne nüshası Vatikan Kütüphanesi'nde bulunan ve müellifi meçhul manzum Dâstân-ı Duhter-i Şeyh Abdullâh adlı mesnevinin mensur hâlidir. Basralı Şeyh Abdullâh'ın kızı Nigârîn'in başından geçen acı hadiselerin edebî bir üslupla anlatıldığı bu ibretlik ve didaktik hikâyenin Atatürk Üniversitesi Kütüphanesi Seyfettin Özege Bölümü Agâh Sırrı Levend Koleksiyonu'nda tespit edilebilen yegâne nüshası üzerine hazırlanan bu çalışmada öncelikle eserin transkripsiyonlu metni ortaya konmuş daha sonra eser, şekil-muhteva açısından çeşitli alt başlıkları altında incelenmiştir.