Bilinmez iki zıt kutupdaydı Hikmet. Bedeni yanarken ruhu üşüyordu. Geceleri nurda, gündüz karanlıktaydı. Aklı doydukça kalbi kusuyordu. Geçmez bir ikindi vaktindeydi sanki. Ne tam tepedeydi güneş ne de batıyordu. Ölümün ensesinde, hayatın kafesindeydi, hissedebiliyordu. Gönlü ısındıkça aklı soğuyordu, ama ne zaman gök gürlese rahatlıyordu ruhu. Rabbinin gücünü, zalimlerin güçsüzlüğünü hatırlatıyordu ona. Ve planların üzerinde bir plan olduğunu...Gök gürültüsünden zalim korkardı. ''Sen korkma, zalim olma ey nefsim'' diye tembihliyordu kendisini. Bir yıldırım düşüyor, gök gürlüyor ve haykırıyordu:
''Ey insanlar, Allah dilerse sizi yok edip yerinize başka varlıklar getirebilir. Allah bunu yapmaya gerçekten kadirdir''.
Nisa-133
Bilinmez iki zıt kutupdaydı Hikmet. Bedeni yanarken ruhu üşüyordu. Geceleri nurda, gündüz karanlıktaydı. Aklı doydukça kalbi kusuyordu. Geçmez bir ikindi vaktindeydi sanki. Ne tam tepedeydi güneş ne de batıyordu. Ölümün ensesinde, hayatın kafesindeydi, hissedebiliyordu. Gönlü ısındıkça aklı soğuyordu, ama ne zaman gök gürlese rahatlıyordu ruhu. Rabbinin gücünü, zalimlerin güçsüzlüğünü hatırlatıyordu ona. Ve planların üzerinde bir plan olduğunu...Gök gürültüsünden zalim korkardı. ''Sen korkma, zalim olma ey nefsim'' diye tembihliyordu kendisini. Bir yıldırım düşüyor, gök gürlüyor ve haykırıyordu:
''Ey insanlar, Allah dilerse sizi yok edip yerinize başka varlıklar getirebilir. Allah bunu yapmaya gerçekten kadirdir''.
Nisa-133