Hitchcock bence sinemayı “salt sinema” olarak ele alan en önemli ve ilk yönetmenlerden biriydi. Meşhur şakası “Benim filmlerim hayattan bir dilim değil, kekten bir dilimdir” sözü kitapta epey yer tutuyor! Boş bir şaka gibi görünen bu sözle bence Hitchcock aslında sanatla ilgili çok temel bir ilkeyi gözetiyor: Truffaut “Bir yönetmenin görevi anlatmak değil, göstermektir.” diyerek şakayı açıklarken, aslında herhangi bir sanat yaratısının en önemli ve onu esas değerli kılan özelliğinin “üretim ortamının kendisine” uyumluluğu olduğunu vurguladığını düşünüyorum.
Bu kitap bir sinema öğrencisi veya heveslisi için altın değerinde bir kaynaktır ve Hitchcock'un filmlerini hiç bilmeseniz bile size yararı olacaktır. Yıllar içinde onun filmlerini izledikçe içinizde kitaba tekrar tekrar dönme isteği oluşacak ve her dönüşünüzde bazı şeyleri nasıl kaçırdığınıza şaşıracaksınız.
Yıllar sonra bugün hem Türkiye'de hem dünyada sinema büyük oranda tüccarların, pazarlamacıların, sosyologların, ideologların ve “salt sanat” hayranı sözde “yaratıcı yönetmen”lerin eline düşmüş durumda. Gerçek sinemacılar ne yazık ki azınlıkta. Elinizdeki kitabı okuduktan sonra bu gerçeği siz de kavrayacaksınız.
İlker Canikligil
Hitchcock bence sinemayı “salt sinema” olarak ele alan en önemli ve ilk yönetmenlerden biriydi. Meşhur şakası “Benim filmlerim hayattan bir dilim değil, kekten bir dilimdir” sözü kitapta epey yer tutuyor! Boş bir şaka gibi görünen bu sözle bence Hitchcock aslında sanatla ilgili çok temel bir ilkeyi gözetiyor: Truffaut “Bir yönetmenin görevi anlatmak değil, göstermektir.” diyerek şakayı açıklarken, aslında herhangi bir sanat yaratısının en önemli ve onu esas değerli kılan özelliğinin “üretim ortamının kendisine” uyumluluğu olduğunu vurguladığını düşünüyorum.
Bu kitap bir sinema öğrencisi veya heveslisi için altın değerinde bir kaynaktır ve Hitchcock'un filmlerini hiç bilmeseniz bile size yararı olacaktır. Yıllar içinde onun filmlerini izledikçe içinizde kitaba tekrar tekrar dönme isteği oluşacak ve her dönüşünüzde bazı şeyleri nasıl kaçırdığınıza şaşıracaksınız.
Yıllar sonra bugün hem Türkiye'de hem dünyada sinema büyük oranda tüccarların, pazarlamacıların, sosyologların, ideologların ve “salt sanat” hayranı sözde “yaratıcı yönetmen”lerin eline düşmüş durumda. Gerçek sinemacılar ne yazık ki azınlıkta. Elinizdeki kitabı okuduktan sonra bu gerçeği siz de kavrayacaksınız.
İlker Canikligil