Alp Arslan'ın Gaipten Kelimeler serisinin ilk iki kitabı Şipşak ve Vahşi'den sonra üçüncü kitabı Hüddam da yayımlandı. Kısa romanlardan oluşan kendine özgü bu serideki tüm kitaplar fantastik öğelerden oluşuyor ancak hepsi birbirinden farklı tarzlarda yazılmış durumda. Bu fark kimi zaman anlatım dilinden kimi zamansa kitabın türünden kaynaklanıyor. Bir kitapta korku unsurları yoğun olarak kullanılırken bir diğerinde bilimkurguya, başkasında psikolojik gerilime rastlayabiliyorsunuz. Hıristiyan inancındaki yedi büyük günah kavramının işlendiği Hüddam yer yer korku unsurları da içeriyor. Bölümler arası kurgudaki ‘flashback' yaklaşımı biraz zorlayıcı gibi görünse de dikkatli okuyucu yapbozu kolayca ve keyifle tamamlayacaktır.
“Elindeki demir çubuğu sıkıca kavrayarak tekrar hole çıktı ve alt kata inmeye başladı. Merdivenlerin yarısına gelmişti ki salondaki manzarayı görüp küçük dilini yutacak gibi oldu. Birkaç saat önce Çanakkale'ye uğurladığı arkadaşları yuvarlak masanın etrafına oturmuş ruh çağırma seansına devam ediyorlardı. Bütün mumlar da yanıyordu.”
Alp Arslan'ın Gaipten Kelimeler serisinin ilk iki kitabı Şipşak ve Vahşi'den sonra üçüncü kitabı Hüddam da yayımlandı. Kısa romanlardan oluşan kendine özgü bu serideki tüm kitaplar fantastik öğelerden oluşuyor ancak hepsi birbirinden farklı tarzlarda yazılmış durumda. Bu fark kimi zaman anlatım dilinden kimi zamansa kitabın türünden kaynaklanıyor. Bir kitapta korku unsurları yoğun olarak kullanılırken bir diğerinde bilimkurguya, başkasında psikolojik gerilime rastlayabiliyorsunuz. Hıristiyan inancındaki yedi büyük günah kavramının işlendiği Hüddam yer yer korku unsurları da içeriyor. Bölümler arası kurgudaki ‘flashback' yaklaşımı biraz zorlayıcı gibi görünse de dikkatli okuyucu yapbozu kolayca ve keyifle tamamlayacaktır.
“Elindeki demir çubuğu sıkıca kavrayarak tekrar hole çıktı ve alt kata inmeye başladı. Merdivenlerin yarısına gelmişti ki salondaki manzarayı görüp küçük dilini yutacak gibi oldu. Birkaç saat önce Çanakkale'ye uğurladığı arkadaşları yuvarlak masanın etrafına oturmuş ruh çağırma seansına devam ediyorlardı. Bütün mumlar da yanıyordu.”