Değişen ve gelişen ceza adaleti sisteminin etkisi ile ülkemiz mevzuatında yer edinen erteleme kurumlarından biri, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, hukukumuza ilk olarak 2005 yılında Çocuk Koruma Kanunu ile girmiş ve sadece çocuklar açısından uygulanmaya başlanmıştır. Yetişkinler yönünden uygulama ise, 2006 yılında 5560 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle birlikte mümkün olmuştur. En başta sınırlı olarak uygulanabilen bu kurum, süregelen değişiklikler neticesinde geniş bir uygulama alanı bulmuştur. Özellikle kurumun yetişkinler açısından uygulanabilir hale getirilmesi ve sadece şikayete tabi suçlarda uygulanacağına ilişkin normun kaldırılması müessesenin uygulama alanının genişlemesini sağlamıştır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun temelinde, belli şartları taşıyan sanığı mahkûmiyet hükmünün olumsuz etkilerinden koruma amacı bulunmaktadır. Bu bakımdan kurum, sanık açısından bir şans olarak görülmüştür. Bununla birlikte, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının cezanın bireyselleştirilmesi aracı olması ve denetim süresinin iyi halli olarak geçirilmemesi halinde hükmün açıklanacağı tehdidiyle cezanın caydırıcılık ve önleyicilik amacına hizmet etmesi, kurumu vazgeçilmez kılmıştır. Aynı zamanda müessesenin sanığa, mahkûmiyet hükmünün olumsuz etkilerinden kurtulma şansı tanıması ve mağdurun veya kamunun suç nedeniyle uğramış olduğu zararın giderilmesini sağlaması, kurumun sıklıkla uygulanmasına etki eden önemli faktörlerdendir. Ancak kurumun amacına uygun ve layıkıyla uygulanması hayati önem arz etmektedir. Zira aksi durum, sanıkta işlediği suçun cezasız kalacağı algısını uyandırabilecektir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, mevzuatımızda yeni olması, mahkemelerce yaygın bir şekilde uygulanması, doktrinde ve Yargıtay içtihatlarında kurumun uygulaması ve sonuçlarına ilişkin ciddi tartışmaların bulunması ve kurumun ortaya çıkan ihtiyaçlara cevap verip vermediğinin tespiti konunun tarafımızca seçilmesinde etken olmuştur. Çalışmamızın amacı, kurumun getiriliş gayesine uygun sonuç doğurup doğurmadığını tespit etmek ve uygulamada yaşanan tereddüt ve sorunlara cevap aramaktır. Bu kapsamda doktrindeki eser ve görüşlerden faydalanılmış, bu konuda Yargıtayın son dönem kararları da dâhil olmak üzere birçok önemli içtihada yer verilmiştir.
Çalışmamızda kurumun mukayeseli hukukta ortaya çıkışına ve düzenleniş şekline fikir oluşturması amacıyla sınırlı olarak yer verilmiş, konu ile ilgili ülkemizdeki yasal düzenlemeler ile doktrindeki görüşler etraflıca işlenmiş ve Yargıtay kararları ışığında kurumun ne şekilde uygulandığı açıklanmıştır. Kurum açıklanırken yasal düzenlemeler, doktrindeki görüşler ve uygulamadaki kararlar birlikte tahlil edilerek bir sonuca varılmaya çalışılmış, örnekleme ve karşılaştırma yöntemlerine başvurulmuştur. Bununla birlikte, doktrindeki tartışmaların yargı kararlarına nasıl yansıdığı ve uygulamanın hangi doğrultuda şekillendiğini ortaya koymak adına Yargıtayın son dönem içtihatları dahil birçok karara yer verilmiş ve bu kararlarla ilgili değerlendirmeler yapılmıştır.
Çalışma konumuz olan -Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması- kurumunun getiriliş amacına uygun bir zeminde doğru anlaşılıp uygulanması ve bu alanda yararlanılan bir kaynak olması için siz değerli okurların beğenisine sunuyoruz.
Değişen ve gelişen ceza adaleti sisteminin etkisi ile ülkemiz mevzuatında yer edinen erteleme kurumlarından biri, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, hukukumuza ilk olarak 2005 yılında Çocuk Koruma Kanunu ile girmiş ve sadece çocuklar açısından uygulanmaya başlanmıştır. Yetişkinler yönünden uygulama ise, 2006 yılında 5560 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle birlikte mümkün olmuştur. En başta sınırlı olarak uygulanabilen bu kurum, süregelen değişiklikler neticesinde geniş bir uygulama alanı bulmuştur. Özellikle kurumun yetişkinler açısından uygulanabilir hale getirilmesi ve sadece şikayete tabi suçlarda uygulanacağına ilişkin normun kaldırılması müessesenin uygulama alanının genişlemesini sağlamıştır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun temelinde, belli şartları taşıyan sanığı mahkûmiyet hükmünün olumsuz etkilerinden koruma amacı bulunmaktadır. Bu bakımdan kurum, sanık açısından bir şans olarak görülmüştür. Bununla birlikte, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının cezanın bireyselleştirilmesi aracı olması ve denetim süresinin iyi halli olarak geçirilmemesi halinde hükmün açıklanacağı tehdidiyle cezanın caydırıcılık ve önleyicilik amacına hizmet etmesi, kurumu vazgeçilmez kılmıştır. Aynı zamanda müessesenin sanığa, mahkûmiyet hükmünün olumsuz etkilerinden kurtulma şansı tanıması ve mağdurun veya kamunun suç nedeniyle uğramış olduğu zararın giderilmesini sağlaması, kurumun sıklıkla uygulanmasına etki eden önemli faktörlerdendir. Ancak kurumun amacına uygun ve layıkıyla uygulanması hayati önem arz etmektedir. Zira aksi durum, sanıkta işlediği suçun cezasız kalacağı algısını uyandırabilecektir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, mevzuatımızda yeni olması, mahkemelerce yaygın bir şekilde uygulanması, doktrinde ve Yargıtay içtihatlarında kurumun uygulaması ve sonuçlarına ilişkin ciddi tartışmaların bulunması ve kurumun ortaya çıkan ihtiyaçlara cevap verip vermediğinin tespiti konunun tarafımızca seçilmesinde etken olmuştur. Çalışmamızın amacı, kurumun getiriliş gayesine uygun sonuç doğurup doğurmadığını tespit etmek ve uygulamada yaşanan tereddüt ve sorunlara cevap aramaktır. Bu kapsamda doktrindeki eser ve görüşlerden faydalanılmış, bu konuda Yargıtayın son dönem kararları da dâhil olmak üzere birçok önemli içtihada yer verilmiştir.
Çalışmamızda kurumun mukayeseli hukukta ortaya çıkışına ve düzenleniş şekline fikir oluşturması amacıyla sınırlı olarak yer verilmiş, konu ile ilgili ülkemizdeki yasal düzenlemeler ile doktrindeki görüşler etraflıca işlenmiş ve Yargıtay kararları ışığında kurumun ne şekilde uygulandığı açıklanmıştır. Kurum açıklanırken yasal düzenlemeler, doktrindeki görüşler ve uygulamadaki kararlar birlikte tahlil edilerek bir sonuca varılmaya çalışılmış, örnekleme ve karşılaştırma yöntemlerine başvurulmuştur. Bununla birlikte, doktrindeki tartışmaların yargı kararlarına nasıl yansıdığı ve uygulamanın hangi doğrultuda şekillendiğini ortaya koymak adına Yargıtayın son dönem içtihatları dahil birçok karara yer verilmiş ve bu kararlarla ilgili değerlendirmeler yapılmıştır.
Çalışma konumuz olan -Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması- kurumunun getiriliş amacına uygun bir zeminde doğru anlaşılıp uygulanması ve bu alanda yararlanılan bir kaynak olması için siz değerli okurların beğenisine sunuyoruz.