Ey yüzü gül, bir bakışta ayna (gibi tertemiz) gönlümü şarap kâsesine döndürdün. Sendeki o bilip de bilmezlikten geliş neşesi bana da geçti. İstersen tenezzül et, istersen etme; gönül evi senin işret yerindir, (senin zevk ve safa konağındır.)
Şimdi canın öyle bir yalımı var ki gökyüzü fanusuna bile sığmaz. Bu şimşekler yuvası olan göğsün (gönlün) izini Tur dağı bile görmemiştir; Senin inayetin, senin lütfun yaktı, parlattı onu. Gönül dedikleri iri, alıcı doğan, ta yücelere uçtu, devlet kuşunu bile avlamaya nazlanmakta; hatta senin saçlarında bile yuva kurmamakta; affet ey gökyüzünü at edinmiş padişah; (elbette böyle olacak); senin himmet elinde beslenip yetişmiştir. Bir âleme ulaşmışım ki çiğ taneleri bile güneşle eşit; güneşin ışığına orada engel yok. Uzağı, yakını başka bir konak yeri; ayrılığın, seninle buluşmanın, sana kavuşmanın ta kendisidir.
Ey yüzü gül, bir bakışta ayna (gibi tertemiz) gönlümü şarap kâsesine döndürdün. Sendeki o bilip de bilmezlikten geliş neşesi bana da geçti. İstersen tenezzül et, istersen etme; gönül evi senin işret yerindir, (senin zevk ve safa konağındır.)
Şimdi canın öyle bir yalımı var ki gökyüzü fanusuna bile sığmaz. Bu şimşekler yuvası olan göğsün (gönlün) izini Tur dağı bile görmemiştir; Senin inayetin, senin lütfun yaktı, parlattı onu. Gönül dedikleri iri, alıcı doğan, ta yücelere uçtu, devlet kuşunu bile avlamaya nazlanmakta; hatta senin saçlarında bile yuva kurmamakta; affet ey gökyüzünü at edinmiş padişah; (elbette böyle olacak); senin himmet elinde beslenip yetişmiştir. Bir âleme ulaşmışım ki çiğ taneleri bile güneşle eşit; güneşin ışığına orada engel yok. Uzağı, yakını başka bir konak yeri; ayrılığın, seninle buluşmanın, sana kavuşmanın ta kendisidir.