“Sırtımda indirim yapan bir mağazadan aldığım hırkayla marketin yolunu tutmuştum. İçim içime sığmıyordu. Bu defa ne yapıp edip onunla konuşacaktım. Peşine takıldığım Jack Nicholson suratlı adamın armağanı kızla ilgilenmeye başlamıştım. Bu kitap kurdunu seven kızdı bu; hayallerinin boşa çıkacağını sanmıyordum. Günlerdir acı çektiği gözlerinden okunuyordu. Adam onu terk etmişti işte... Şimdiyse bir başkasına ihtiyacı vardı! Ne kötüydüm...“
Aşk acısı çeken bir adam, kendini giderek içinden çıkılmaz bir serüvene dönüşen bir öykünün içinde bulur. Aşk acısının yerini 1920'lerin İstanbulu'ndaki kantocuların şen şakrak ancak hüzünlü dünyaları almıştır. Ancak geriye dönüşü olmayan bu serüvende, vasiyetten farksız bir de görev beklemektedir onu...
İlk romanı Ay Aşkları'nda karşılıksız aşkları yazan Kemal Selçuk, bu defa rastlantılar sonucu kendini farklı bir yerde bulan “yüreği iyiliklerle“ dolu bir gencin hayata tutunma çabasını anlatıyor. Aşk kırıklıkları, dostluk, iyilik, rastlantıların yaşamımızdaki önemi ve “hiçbir şeyin aslında göründüğü gibi olmadığı“ gerçeği üzerine hayli etkileyici bir roman Hüznün Kantosu. Yazarlar, metinler, aktörler ve filmler arası göndermelerle ilgi çekici bir kitap.
“Sırtımda indirim yapan bir mağazadan aldığım hırkayla marketin yolunu tutmuştum. İçim içime sığmıyordu. Bu defa ne yapıp edip onunla konuşacaktım. Peşine takıldığım Jack Nicholson suratlı adamın armağanı kızla ilgilenmeye başlamıştım. Bu kitap kurdunu seven kızdı bu; hayallerinin boşa çıkacağını sanmıyordum. Günlerdir acı çektiği gözlerinden okunuyordu. Adam onu terk etmişti işte... Şimdiyse bir başkasına ihtiyacı vardı! Ne kötüydüm...“
Aşk acısı çeken bir adam, kendini giderek içinden çıkılmaz bir serüvene dönüşen bir öykünün içinde bulur. Aşk acısının yerini 1920'lerin İstanbulu'ndaki kantocuların şen şakrak ancak hüzünlü dünyaları almıştır. Ancak geriye dönüşü olmayan bu serüvende, vasiyetten farksız bir de görev beklemektedir onu...
İlk romanı Ay Aşkları'nda karşılıksız aşkları yazan Kemal Selçuk, bu defa rastlantılar sonucu kendini farklı bir yerde bulan “yüreği iyiliklerle“ dolu bir gencin hayata tutunma çabasını anlatıyor. Aşk kırıklıkları, dostluk, iyilik, rastlantıların yaşamımızdaki önemi ve “hiçbir şeyin aslında göründüğü gibi olmadığı“ gerçeği üzerine hayli etkileyici bir roman Hüznün Kantosu. Yazarlar, metinler, aktörler ve filmler arası göndermelerle ilgi çekici bir kitap.