Seni bildiğim kadar, kendimi bilseydim acaba böyle olur muydu diye düşünmeden edemiyorum. Kimsenin dış görünüşüne aldanmadan, yargılarımızdan sıyrılabilir miydi? Ya da göründüğü gibi olamayacağını da düşünebilir miydi bazı şeylerin?
Sahtekarlıktan, ölümden, kandırılmaktan ve kabalıktan kalan zamanlarımızda ne yaptık, unutuyorum. Mücadelemizi başka yerlere yönlendirirken hayat, bildiğimiz kelimelerin anlamları değişti. Onlarla aynı manalara inanmıyorum, kelimelerin sesleri aynı yalnız, fakat anlamları onların düşündüğü gibi değil. İyi olduk ama güzel kalamadık. Bu da bizim burada ki talihsizliğimiz olsun, başkalarına oldukça cömert davranan talih.
Gerçekleri reddettiğimden beri, hiç güzel rüyalar göremiyorum. Sıkıntıyım, sıkıntılıyım. Eğildiğimde yere yuvarlanan yalnızca şapkam olmadı, olmayacaktı. Biliyordum. Aklımdan da bir şeyler uçup, gidecekti, çocukluğum mesela, kendimi çocukluğuma götüremediğim için, şimdi buralara böyle yarım yamalak geldim.
Gereği kadar tuttursaydık, belki de mutlu insanlar olabilirdik, mesela gördüklerimizi görmemiş gibi yapsak, duyduklarımızdan rahatsız olmasak. Çağını şaşıran ömrüm, bazı gerçeklere birazcık daha katlanamaz mıydı acaba? Aklım sorular ülkesi, üstelik cevapları kalbimin derinlerinde bile yok.
Neyse, gideyim artık.
Seni bildiğim kadar, kendimi bilseydim acaba böyle olur muydu diye düşünmeden edemiyorum. Kimsenin dış görünüşüne aldanmadan, yargılarımızdan sıyrılabilir miydi? Ya da göründüğü gibi olamayacağını da düşünebilir miydi bazı şeylerin?
Sahtekarlıktan, ölümden, kandırılmaktan ve kabalıktan kalan zamanlarımızda ne yaptık, unutuyorum. Mücadelemizi başka yerlere yönlendirirken hayat, bildiğimiz kelimelerin anlamları değişti. Onlarla aynı manalara inanmıyorum, kelimelerin sesleri aynı yalnız, fakat anlamları onların düşündüğü gibi değil. İyi olduk ama güzel kalamadık. Bu da bizim burada ki talihsizliğimiz olsun, başkalarına oldukça cömert davranan talih.
Gerçekleri reddettiğimden beri, hiç güzel rüyalar göremiyorum. Sıkıntıyım, sıkıntılıyım. Eğildiğimde yere yuvarlanan yalnızca şapkam olmadı, olmayacaktı. Biliyordum. Aklımdan da bir şeyler uçup, gidecekti, çocukluğum mesela, kendimi çocukluğuma götüremediğim için, şimdi buralara böyle yarım yamalak geldim.
Gereği kadar tuttursaydık, belki de mutlu insanlar olabilirdik, mesela gördüklerimizi görmemiş gibi yapsak, duyduklarımızdan rahatsız olmasak. Çağını şaşıran ömrüm, bazı gerçeklere birazcık daha katlanamaz mıydı acaba? Aklım sorular ülkesi, üstelik cevapları kalbimin derinlerinde bile yok.
Neyse, gideyim artık.