Hz. Ali, Müslüman oldukları tarihten beri Türkler arasında özel bir ilgiye mazhar olmuştur. Sadece Alevi Türkler arasında değil, Sünni Türkler arasında da onun kahramanlık hikâyeleri okunmuş, gençler ona özenerek, onu taklit ederek yiğitçe yaşamışlardır. Hz. Ali, yiğitliğiyle gençlere, cömertliğiyle zenginlere, hanımına saygısıyla kocalara, dürüstlüğüyle ticaret ehline, evlat sevgisiyle babalara, evlenecekleri erkekte arayacakları meziyetleri öğretmesiyle kızlara, büyüklere saygısıyla küçüklere, küçüklere sevgisiyle büyüklere, adâletiyle beylere, yardımlarıyla ağalara, hasılı toplumun her kesimine güzel bir yönüyle örnek olmuştur. Cenknâme olarak isimlendirilen Hz. Ali'nin kahramanlıklarının anlatıldığı hikâyelerin bu duyguların yerleşmesinde ve içselleştirilmesinde mühim bir rolü olmuştur.
Kan Kalesi de Hz. Ali'nin kahramanlıklarını anlatan onlarca hikâyeden biridir. Yazarı belli olmayan ve nesilden nesile anlatılagelen bu hikâyeyi nazma çekenlerden biri de Cevâhirzâde Mustafa Hilmi Efendi'dir.
Cevâhirzâde, 1820 yılında Trabzon'un, o zamanlar Of, şimdi Çaykara kazasına bağlı, eski adıyla Şinek, şimdiki adıyla Ataköy'de doğmuştur. Babası Hacı Mahmut Efendi ilmiye sınıfına mensup bir zattır. Hacı Mahmut Efendi öğrenimini Of'ta tamamlamış, hocası Mehmed b. Abbas'tan dini ilimleri tedris ederek 1848 yılında icazetnâme almıştır. Of'ta eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul'a gelmiş, Fatih Medresesinde öğrenimine devam etmiştir. Mezun olduktan sonra da Trabzon'da çeşitli eğitim kurumlarında hocalık yapmıştır. Tasavvuf terbiyesini, Nakşî ve Şazelî tarikatlarından almıştır.
Hz. Ali, Müslüman oldukları tarihten beri Türkler arasında özel bir ilgiye mazhar olmuştur. Sadece Alevi Türkler arasında değil, Sünni Türkler arasında da onun kahramanlık hikâyeleri okunmuş, gençler ona özenerek, onu taklit ederek yiğitçe yaşamışlardır. Hz. Ali, yiğitliğiyle gençlere, cömertliğiyle zenginlere, hanımına saygısıyla kocalara, dürüstlüğüyle ticaret ehline, evlat sevgisiyle babalara, evlenecekleri erkekte arayacakları meziyetleri öğretmesiyle kızlara, büyüklere saygısıyla küçüklere, küçüklere sevgisiyle büyüklere, adâletiyle beylere, yardımlarıyla ağalara, hasılı toplumun her kesimine güzel bir yönüyle örnek olmuştur. Cenknâme olarak isimlendirilen Hz. Ali'nin kahramanlıklarının anlatıldığı hikâyelerin bu duyguların yerleşmesinde ve içselleştirilmesinde mühim bir rolü olmuştur.
Kan Kalesi de Hz. Ali'nin kahramanlıklarını anlatan onlarca hikâyeden biridir. Yazarı belli olmayan ve nesilden nesile anlatılagelen bu hikâyeyi nazma çekenlerden biri de Cevâhirzâde Mustafa Hilmi Efendi'dir.
Cevâhirzâde, 1820 yılında Trabzon'un, o zamanlar Of, şimdi Çaykara kazasına bağlı, eski adıyla Şinek, şimdiki adıyla Ataköy'de doğmuştur. Babası Hacı Mahmut Efendi ilmiye sınıfına mensup bir zattır. Hacı Mahmut Efendi öğrenimini Of'ta tamamlamış, hocası Mehmed b. Abbas'tan dini ilimleri tedris ederek 1848 yılında icazetnâme almıştır. Of'ta eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul'a gelmiş, Fatih Medresesinde öğrenimine devam etmiştir. Mezun olduktan sonra da Trabzon'da çeşitli eğitim kurumlarında hocalık yapmıştır. Tasavvuf terbiyesini, Nakşî ve Şazelî tarikatlarından almıştır.