Hz. Muhammed (SAV) İçin Bülbülün Kırk Şarkısı (Özel Kumaş Ciltli)

Stok Kodu:
9789752448070
Boyut:
14.00x20.00
Sayfa Sayısı:
590
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2017-07
Kapak Türü:
Ciltli
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
36,11
9789752448070
440864
Hz. Muhammed (SAV) İçin Bülbülün Kırk Şarkısı (Özel Kumaş Ciltli)
Hz. Muhammed (SAV) İçin Bülbülün Kırk Şarkısı (Özel Kumaş Ciltli)
36.11

Selamlar ki, şeker dudaklıların vuslatı gibi içtendir, elbette onadır. Hasretler ki, âşıkların avazı kadar yanıktır, elbette onadır. Övgüler ki, özlem sözlerince füzûn ve arzular ki sevgililerin saçları misali uzun, ona, hep ona, hep onadır. O ki güldür, o ki sevgilidir, bütün mecburiyetler onadır.

Çölde alevlerle küfürler kavururken insanlığı ve bir gün ortasında kızıl kayalara çarparken vahşetlerin tutuşturduğu dalga dalga nefesler, bir melek adını andı onun. Sözcükler henüz yetim, sevgiler hançer sokumlarına mahkûmdu. Goncalardan kan damlıyordu gülistanlara ve çırçır böcekleri­nin rüya aralığında cinayetler işleniyor; babalar kızlarını toprağa diri diri gömüyordu. Cinnet karargâhına dönen yüreklerde hep aynı boşluk vardı ve masum kele­bekler çarmıha geriliyordu, yalnızca masum oldukları için...

Zaman öyle bir zaman, mekân öyle bir mekândı… Ebabiller kara yere kararken Ebrehe'nin fillerini, gonca ana rahminde yetim kalıverdi. Kâbe'nin duvarını bir kırlangıç kucaklamıştı oysa, çığlık çığlığa… Ardından bir şair kollarını açıp haykırmıştı: “Yaklaşıyor yaklaş­makta olan!.. Yaklaşıyor yaklaşmakta olan!.. Yaklaşıyor yaklaş…”

Avizesi cevzâ, ışığı dolunay idi gecenin... Yaklaşmakta olan, bir gül olup açtı ve yeminler edildi ömrüne. Gül açınca taşırdı insanlığın sevinç ırmaklarını ve dünya ilk kez dünya olduğunu hissetti. Bir bülbül gülün aşkına yanmış, yanmaktan kana boyanmıştı. Anlatıyordu:
Zamân o gül gibi gül görmedi zamân olalıGülün güzelliği dillerde dâsitân olalı Peygamber Efendimizin hayat hikâyesi… İskender Pala'nın güçlü kaleminden…

Selamlar ki, şeker dudaklıların vuslatı gibi içtendir, elbette onadır. Hasretler ki, âşıkların avazı kadar yanıktır, elbette onadır. Övgüler ki, özlem sözlerince füzûn ve arzular ki sevgililerin saçları misali uzun, ona, hep ona, hep onadır. O ki güldür, o ki sevgilidir, bütün mecburiyetler onadır.

Çölde alevlerle küfürler kavururken insanlığı ve bir gün ortasında kızıl kayalara çarparken vahşetlerin tutuşturduğu dalga dalga nefesler, bir melek adını andı onun. Sözcükler henüz yetim, sevgiler hançer sokumlarına mahkûmdu. Goncalardan kan damlıyordu gülistanlara ve çırçır böcekleri­nin rüya aralığında cinayetler işleniyor; babalar kızlarını toprağa diri diri gömüyordu. Cinnet karargâhına dönen yüreklerde hep aynı boşluk vardı ve masum kele­bekler çarmıha geriliyordu, yalnızca masum oldukları için...

Zaman öyle bir zaman, mekân öyle bir mekândı… Ebabiller kara yere kararken Ebrehe'nin fillerini, gonca ana rahminde yetim kalıverdi. Kâbe'nin duvarını bir kırlangıç kucaklamıştı oysa, çığlık çığlığa… Ardından bir şair kollarını açıp haykırmıştı: “Yaklaşıyor yaklaş­makta olan!.. Yaklaşıyor yaklaşmakta olan!.. Yaklaşıyor yaklaş…”

Avizesi cevzâ, ışığı dolunay idi gecenin... Yaklaşmakta olan, bir gül olup açtı ve yeminler edildi ömrüne. Gül açınca taşırdı insanlığın sevinç ırmaklarını ve dünya ilk kez dünya olduğunu hissetti. Bir bülbül gülün aşkına yanmış, yanmaktan kana boyanmıştı. Anlatıyordu:
Zamân o gül gibi gül görmedi zamân olalıGülün güzelliği dillerde dâsitân olalı Peygamber Efendimizin hayat hikâyesi… İskender Pala'nın güçlü kaleminden…

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat