Arap-İslam kültürünü, uygarlaşma sürecinin özellikle Batı dünyası için önemli bir halkası, ilkçağ kültür ve uygarlığı ile Rönesans Avrupası arasında bir köprü olarak değerlendiren Bebel. 19. yüzyıl Avrupası'nın hak-adalet-eşitlik anlayışının 13. yüzyıl Arap-İslam düzeyinin gerisinde kalışına dikkati çekiyor. Doğu-Batı, İslam-Hıristiyan karşıtlığının, körüklenen yapay gerginlik ve ikilemlerin sık sık öne çıkarıldığı günümüzde, sadece İslamiyete değil bütün büyük, tarihsel dinlere "bilimsel" bir yöntemle, nesnel, önyargısız bakmanın zorunluğuna alçakgönüllü ama yetkin bir örnek olan bu klasik metin, her yönüyle güncelliğini koruyor.
Arap-İslam kültürünü, uygarlaşma sürecinin özellikle Batı dünyası için önemli bir halkası, ilkçağ kültür ve uygarlığı ile Rönesans Avrupası arasında bir köprü olarak değerlendiren Bebel. 19. yüzyıl Avrupası'nın hak-adalet-eşitlik anlayışının 13. yüzyıl Arap-İslam düzeyinin gerisinde kalışına dikkati çekiyor. Doğu-Batı, İslam-Hıristiyan karşıtlığının, körüklenen yapay gerginlik ve ikilemlerin sık sık öne çıkarıldığı günümüzde, sadece İslamiyete değil bütün büyük, tarihsel dinlere "bilimsel" bir yöntemle, nesnel, önyargısız bakmanın zorunluğuna alçakgönüllü ama yetkin bir örnek olan bu klasik metin, her yönüyle güncelliğini koruyor.