İbn Haldun sanattan siyasete, insanın evriminden devletin zorunluluğuna, iklimlerin insan üzerindeki etkisinden toplumların tekamülüne varıncaya birçok konu üzerinde derinlemesine tahlillerde bulunmuştur. Bu tahlilleri esnasında birçok soruna değinmiş, betimlemelerde bulunmuş ve çözüm yolları önermiştir.
Devletlerin ortaya çıkışı, yükselişi ve yok oluşları ile insan organizması arasında kurduğu paralellik gibi birçok görüşü farklı çevreler tarafından ilgi çekici ve etkileyici bulunmuştur.
İbn Haldun düşüncesinde insan ontolojik açıdan değerlendirildiğinde, yaşadığı çevreye uyum sağlamaya çalışan, diğer insanlarla ilişki kuran, diyalektik olarak değişen, evrim geçiren, göç eden, toprağa yerleşen, şehirler kuran, mal alıp - satan, bunları düzenleyen yasalar ve kurumlar oluşturan, kısacası medeniyetler var eden bir varlık olarak kabul edilmiştir.
İbn Haldun sanattan siyasete, insanın evriminden devletin zorunluluğuna, iklimlerin insan üzerindeki etkisinden toplumların tekamülüne varıncaya birçok konu üzerinde derinlemesine tahlillerde bulunmuştur. Bu tahlilleri esnasında birçok soruna değinmiş, betimlemelerde bulunmuş ve çözüm yolları önermiştir.
Devletlerin ortaya çıkışı, yükselişi ve yok oluşları ile insan organizması arasında kurduğu paralellik gibi birçok görüşü farklı çevreler tarafından ilgi çekici ve etkileyici bulunmuştur.
İbn Haldun düşüncesinde insan ontolojik açıdan değerlendirildiğinde, yaşadığı çevreye uyum sağlamaya çalışan, diğer insanlarla ilişki kuran, diyalektik olarak değişen, evrim geçiren, göç eden, toprağa yerleşen, şehirler kuran, mal alıp - satan, bunları düzenleyen yasalar ve kurumlar oluşturan, kısacası medeniyetler var eden bir varlık olarak kabul edilmiştir.