İbn Arabî, kendisini çok yönlü yetiştirmiş bir âlim ve âriftir. Kıraat ilminde genç yaşta icazet almış, çok sayıda hadis üstatlarından hadis dinlemiş ve okumuştur. Diğer İslâmî ilimlerden de aynı şekilde büyük bir nasibe erişmiş ve böylece ilmî alt yapısını sağlam bir zemine oturtmuştur. Fakat onun esas şöhreti, zahirî ilimlere vukûfiyetinden ziyâde, İslâm maneviyâtı, diğer bir ifadeyle tasavvufî alandaki engin irfânından ve bu alanda ortaya koyduğu kendine has yorum ve değerlendirmelerden neş'et etmiştir. Öyle ki bu alanda âdeta erişilemez bir keşfe ve irfâna erdiği hüsn-i zanniyle, özellikle sûfiyye tarafından kendisine, “Şeyhu'l-Ekber” vasfı verilmiştir. Hatta tasavvuf literatüründe mutlak anlamda “Şeyh” denilince “İbn Arabî” kastedilir olmuştur.
İbn Arabî, kendisini çok yönlü yetiştirmiş bir âlim ve âriftir. Kıraat ilminde genç yaşta icazet almış, çok sayıda hadis üstatlarından hadis dinlemiş ve okumuştur. Diğer İslâmî ilimlerden de aynı şekilde büyük bir nasibe erişmiş ve böylece ilmî alt yapısını sağlam bir zemine oturtmuştur. Fakat onun esas şöhreti, zahirî ilimlere vukûfiyetinden ziyâde, İslâm maneviyâtı, diğer bir ifadeyle tasavvufî alandaki engin irfânından ve bu alanda ortaya koyduğu kendine has yorum ve değerlendirmelerden neş'et etmiştir. Öyle ki bu alanda âdeta erişilemez bir keşfe ve irfâna erdiği hüsn-i zanniyle, özellikle sûfiyye tarafından kendisine, “Şeyhu'l-Ekber” vasfı verilmiştir. Hatta tasavvuf literatüründe mutlak anlamda “Şeyh” denilince “İbn Arabî” kastedilir olmuştur.