İbn Rüşd, siyaset felsefesinde devletin temel yapısını, ortaya çıkış nedenlerini, ahlak temellerini, siyasi toplumları ahlaki bakımdan meşrü kılan nedenleri, siyaset bilimi açısından iyi ile kötü arasındaki farklılıkları, siyasi toplumlarda insanları birbirine bağlayan bağları konu edinmiş, anlamaya çalışmıştır. O, bu konuları izah ederken, salt betimlemelerden öteye geçip kavramsal çözümlemelerde bulunmuş, siyasete ahlaki bir nitelik kazandırmıştır. İbn Rüşd, siyaset felsefesinde baskıcı ve totaliter yönetimlere karşı hukuk ve insanı merkeze alan bir yönetim tarzı önermiş; devlete adaleti egemen kılmak istemiş; zulme, haksızlığa, siyasi baskıya, hürriyetin engellenmesi fikrine karşı mücadele etmiştir. Bu konuda kendi zamanındaki yöneticileri sözleriyle ve eylemleriyle cesaretle açık bir biçimde eleştirmiş, onların müstebid olduğunu söylemiştir. İbn Rüşd, siyaset bilimine ait bazı ilkeleri, o günün İslam tarihinin siyasi, sosyal ve iktisadi gelişimini bu bağlamda yorumlamıştır. Siyasi konjonktürün neden değiştiğini, ihtimallerin nedenlerini yorumlamak istemiştir. İbn Rüşd, kendi yaşadığı asırda ideal devletin olabilirliğine inanmaktadır. Ona göre birinci Hz. Peygamber (s.a.v) ve Hulefâleri Râşidin dönemi ile diğeri Murabutlar'ın ilk yöneticisi Yûsuf b. Taşfin dönemi olmak üzere erdemli devlet en az iki defa tarih sahnesinde yaşanmıştır. Oysa Eflatun'n ideal devlet projesi henüz tarih sahnesine çıkmamış ve gelecekte kurulması düşünülen bir devlet olarak görülmektedir. İbn Rüşd, Eflatun'dan farklı olan kendi döneminin şartlarında erdemli devletin kurulmasını sağlayacak yeni bir proje önermiştir.
İbn Rüşd, siyaset felsefesinde devletin temel yapısını, ortaya çıkış nedenlerini, ahlak temellerini, siyasi toplumları ahlaki bakımdan meşrü kılan nedenleri, siyaset bilimi açısından iyi ile kötü arasındaki farklılıkları, siyasi toplumlarda insanları birbirine bağlayan bağları konu edinmiş, anlamaya çalışmıştır. O, bu konuları izah ederken, salt betimlemelerden öteye geçip kavramsal çözümlemelerde bulunmuş, siyasete ahlaki bir nitelik kazandırmıştır. İbn Rüşd, siyaset felsefesinde baskıcı ve totaliter yönetimlere karşı hukuk ve insanı merkeze alan bir yönetim tarzı önermiş; devlete adaleti egemen kılmak istemiş; zulme, haksızlığa, siyasi baskıya, hürriyetin engellenmesi fikrine karşı mücadele etmiştir. Bu konuda kendi zamanındaki yöneticileri sözleriyle ve eylemleriyle cesaretle açık bir biçimde eleştirmiş, onların müstebid olduğunu söylemiştir. İbn Rüşd, siyaset bilimine ait bazı ilkeleri, o günün İslam tarihinin siyasi, sosyal ve iktisadi gelişimini bu bağlamda yorumlamıştır. Siyasi konjonktürün neden değiştiğini, ihtimallerin nedenlerini yorumlamak istemiştir. İbn Rüşd, kendi yaşadığı asırda ideal devletin olabilirliğine inanmaktadır. Ona göre birinci Hz. Peygamber (s.a.v) ve Hulefâleri Râşidin dönemi ile diğeri Murabutlar'ın ilk yöneticisi Yûsuf b. Taşfin dönemi olmak üzere erdemli devlet en az iki defa tarih sahnesinde yaşanmıştır. Oysa Eflatun'n ideal devlet projesi henüz tarih sahnesine çıkmamış ve gelecekte kurulması düşünülen bir devlet olarak görülmektedir. İbn Rüşd, Eflatun'dan farklı olan kendi döneminin şartlarında erdemli devletin kurulmasını sağlayacak yeni bir proje önermiştir.