Kavram mantığı, bileşik bir nesnenin özcü bir yaklaşım içinde nasıl tanımlanması gerektiğine odaklanan ve bu amacı gerçekleştirmek için gerekli olan alet kavramları, ayrımları ve kuralları inceleyen klasik mantığın temel bölümlerinden biridir. Kavram mantığında bileşik yapılı şeylerin aklî parçaları olduğu varsayılarak bu parçaların beş tümel kavram altına yerleştirilerek nasıl tanımlanacağı, yani kısaca “tanım teorisi” incelenmektedir. Zira klasik mantıkçılara göre tanımlamak bir düşünme türüdür. Düşünmek ise bilinenlerden hareketle bilinmeyenlerin bilgisini türetmekten ibarettir. Bu türetim hareketinin aşamaları ve bu intikal esnasındaki yol kazaları, İslam mantık geleneğinde “tasavvurât” adıyla anılmaktadır. İbn Sînâ Sonrası Kavram Mantığı, İbn Sînâ (ö. 428/1037) sonrasında, tanım teorisine ilişkin standart anlatının temel metni olan, Kâtibî'ye (ö. 675/1277) ait er-Risâletü'ş-Şemsiyye'nin tasavvurât bölümünü Kutbüddîn Râzî'nin (ö. 766/1365) şerhi ve Seyyid Şerîf Cürcânî'nin (ö. 816/1413) hâşiyesi eşliğinde incelemekte ve özcü mantığın tanım teorisine ilgi duyanlar için bir rehber niteliği taşımaktadır.
Kavram mantığı, bileşik bir nesnenin özcü bir yaklaşım içinde nasıl tanımlanması gerektiğine odaklanan ve bu amacı gerçekleştirmek için gerekli olan alet kavramları, ayrımları ve kuralları inceleyen klasik mantığın temel bölümlerinden biridir. Kavram mantığında bileşik yapılı şeylerin aklî parçaları olduğu varsayılarak bu parçaların beş tümel kavram altına yerleştirilerek nasıl tanımlanacağı, yani kısaca “tanım teorisi” incelenmektedir. Zira klasik mantıkçılara göre tanımlamak bir düşünme türüdür. Düşünmek ise bilinenlerden hareketle bilinmeyenlerin bilgisini türetmekten ibarettir. Bu türetim hareketinin aşamaları ve bu intikal esnasındaki yol kazaları, İslam mantık geleneğinde “tasavvurât” adıyla anılmaktadır. İbn Sînâ Sonrası Kavram Mantığı, İbn Sînâ (ö. 428/1037) sonrasında, tanım teorisine ilişkin standart anlatının temel metni olan, Kâtibî'ye (ö. 675/1277) ait er-Risâletü'ş-Şemsiyye'nin tasavvurât bölümünü Kutbüddîn Râzî'nin (ö. 766/1365) şerhi ve Seyyid Şerîf Cürcânî'nin (ö. 816/1413) hâşiyesi eşliğinde incelemekte ve özcü mantığın tanım teorisine ilgi duyanlar için bir rehber niteliği taşımaktadır.