İbni Haldun (1332–1406), İslam düşüncesinin parlak günlerini geride bıraktığı bir dönemde, Kuzey Afrika'nın önemli kentlerinden Tunus'ta doğdu. İlahiyat ve hukuk öğrenimi gördü. Endülüs'ten Mısır'a kadar uzanan coğrafyada, çeşitli hükümdarlıklarda hukuksal ve politik görevler üstlendi. 43 yaşına geldiğinde, aktif politikadan çekilip ücra bir çöl kalesinde, el–İber adıyla bilinen genel tarih kitabını ve onun kuramsal girişi olan Mukaddime'yi kaleme aldı. İbni Haldun, Mukaddime'de, tarihsel olayların incelenmesinde yeni bir yöntem geliştirerek sosyal ve siyasal yaşama yön veren bazı yasaları ortaya çıkardı. Bu sayede, düşünürün 'umran' olarak adlandırdığı, yöntemi ve temel konuları belirlenmiş bir bilim dalı ortaya çıktı. 'Umran', günümüz kavramlarıyla ifade edersek, bir tür kültür bilimidir. Bu bilimin asıl gayesi, topluma ve devlete yön veren yasaların saptanması ve bu yasalar çerçevesinde tarihin yorumlanmasıdır. İbni Haldun'un Mukaddime'de ortaya koyduğu görüşler, sosyal bilimler bakımından kayıp bir mirastır. Onun görüşlerinin değeri, Mukaddime'nin yazılışından yaklaşık 400 yıl sonra anlaşılabilmiştir.
'İbni Haldun herhangi bir zamanda, herhangi bir ülkede, herhangi bir zihin tarafından yaratılmış en büyük tarih felsefesinin sahibidir.' Arnold Toynbee
'Çağdaş düşünce Batı'da Machiavelli, Doğu'da İbni Haldun'la başlar. Ortak yönleri, o zamana kadar teoloji ve ahlakın emrindeki sosyal ilimleri onların emrinden çıkarmaları, totem ve tabuları yıkmalarıdır.' Cemil Meriç
İbni Haldun (1332–1406), İslam düşüncesinin parlak günlerini geride bıraktığı bir dönemde, Kuzey Afrika'nın önemli kentlerinden Tunus'ta doğdu. İlahiyat ve hukuk öğrenimi gördü. Endülüs'ten Mısır'a kadar uzanan coğrafyada, çeşitli hükümdarlıklarda hukuksal ve politik görevler üstlendi. 43 yaşına geldiğinde, aktif politikadan çekilip ücra bir çöl kalesinde, el–İber adıyla bilinen genel tarih kitabını ve onun kuramsal girişi olan Mukaddime'yi kaleme aldı. İbni Haldun, Mukaddime'de, tarihsel olayların incelenmesinde yeni bir yöntem geliştirerek sosyal ve siyasal yaşama yön veren bazı yasaları ortaya çıkardı. Bu sayede, düşünürün 'umran' olarak adlandırdığı, yöntemi ve temel konuları belirlenmiş bir bilim dalı ortaya çıktı. 'Umran', günümüz kavramlarıyla ifade edersek, bir tür kültür bilimidir. Bu bilimin asıl gayesi, topluma ve devlete yön veren yasaların saptanması ve bu yasalar çerçevesinde tarihin yorumlanmasıdır. İbni Haldun'un Mukaddime'de ortaya koyduğu görüşler, sosyal bilimler bakımından kayıp bir mirastır. Onun görüşlerinin değeri, Mukaddime'nin yazılışından yaklaşık 400 yıl sonra anlaşılabilmiştir.
'İbni Haldun herhangi bir zamanda, herhangi bir ülkede, herhangi bir zihin tarafından yaratılmış en büyük tarih felsefesinin sahibidir.' Arnold Toynbee
'Çağdaş düşünce Batı'da Machiavelli, Doğu'da İbni Haldun'la başlar. Ortak yönleri, o zamana kadar teoloji ve ahlakın emrindeki sosyal ilimleri onların emrinden çıkarmaları, totem ve tabuları yıkmalarıdır.' Cemil Meriç