Sahak Abro (1823-1900) Osmanlı'nın Ermeni aydınlarından biri. Önce Tercüme Odası katibi, daha sonra devlet adamı. Daha önemlisi devlet tarafından mükafatlandırılan bir tercüman. Tercümelerinden biri Fransız yazar Segur'dan Türkçeye aktardığı Kişver-i Derün yani İçimizdeki Ülke. Bu eser içeriği yanında önemli bir özelliğe de sahip. O da arkasında bıraktığı bir yanıyla traji-komik, bir yanıyla hüzünlü hikâye. Bu aynı zamanda da ikbalden idbara düşen Sahak Abro'nun bize kalan hikayesi. Sahak Abro tercümesinin basılabilmesi için önce bürokratik süreci başlatır. Üst makamlara doğru yapılan yazışmalar birbirini izler. Sahak Abro en sonunda isteğini gerçekleştirir, tercümenin yayınlanması için izin çıkar.
Sene 1902... Sahak Abro'nun ölümünün üzerinden iki sene geçmiş. Tahtın yeni sahibi ise 2. Abdülhamid. Meşrutiyetin ayak sesleri duyulmaya başlamış. İşte böyle bir zamanda Kişver-i Derün maarif makamları tarafından tedkik edilmeye başlanır. İlk sonuç, eserin ruhsatsız basıldığı. Yapılan tedkike göre en can alıcı sonuç tercümenin siyasi açıdan oldukça zararlı olması. Artık trajedi başlar, tercümenin toplatılmasına ve hatta imha edilmesine karar verilir.
Peki arkasında böyle bir hikaye bırakan tercüme ne anlatıyor? Kişver-i Derün'da insan vücudu devlete; insanı meydan getiren maddi-manevi özellikler ise bir ülkenin sakinlerine benzetilmektedir. Vücut ülkesinin yöneticilerinin vasıfları, hükümet yetkisine sahip aklın özellikleri, aklın danışmadan karar veremediği kişiler, düzen ve asayişi sağlayan, denetim mekanizmasını işleten kişiler hep ahlaki kavramların kişileştirilmesi ile bize anlatılır.
Bu çalışma Kişver-i Derün'un değişik nüshalarının karşılaştırıldığı çeviri metnini ve günümüz Türkçesine aktarılmış hali ile beraber tercüme ve yayınlanma sürecinin Başbakanlık Osmanlı Arşivlerindeki belgelerle ortaya çıkan hikâyesini biraraya getiriyor.
Sahak Abro (1823-1900) Osmanlı'nın Ermeni aydınlarından biri. Önce Tercüme Odası katibi, daha sonra devlet adamı. Daha önemlisi devlet tarafından mükafatlandırılan bir tercüman. Tercümelerinden biri Fransız yazar Segur'dan Türkçeye aktardığı Kişver-i Derün yani İçimizdeki Ülke. Bu eser içeriği yanında önemli bir özelliğe de sahip. O da arkasında bıraktığı bir yanıyla traji-komik, bir yanıyla hüzünlü hikâye. Bu aynı zamanda da ikbalden idbara düşen Sahak Abro'nun bize kalan hikayesi. Sahak Abro tercümesinin basılabilmesi için önce bürokratik süreci başlatır. Üst makamlara doğru yapılan yazışmalar birbirini izler. Sahak Abro en sonunda isteğini gerçekleştirir, tercümenin yayınlanması için izin çıkar.
Sene 1902... Sahak Abro'nun ölümünün üzerinden iki sene geçmiş. Tahtın yeni sahibi ise 2. Abdülhamid. Meşrutiyetin ayak sesleri duyulmaya başlamış. İşte böyle bir zamanda Kişver-i Derün maarif makamları tarafından tedkik edilmeye başlanır. İlk sonuç, eserin ruhsatsız basıldığı. Yapılan tedkike göre en can alıcı sonuç tercümenin siyasi açıdan oldukça zararlı olması. Artık trajedi başlar, tercümenin toplatılmasına ve hatta imha edilmesine karar verilir.
Peki arkasında böyle bir hikaye bırakan tercüme ne anlatıyor? Kişver-i Derün'da insan vücudu devlete; insanı meydan getiren maddi-manevi özellikler ise bir ülkenin sakinlerine benzetilmektedir. Vücut ülkesinin yöneticilerinin vasıfları, hükümet yetkisine sahip aklın özellikleri, aklın danışmadan karar veremediği kişiler, düzen ve asayişi sağlayan, denetim mekanizmasını işleten kişiler hep ahlaki kavramların kişileştirilmesi ile bize anlatılır.
Bu çalışma Kişver-i Derün'un değişik nüshalarının karşılaştırıldığı çeviri metnini ve günümüz Türkçesine aktarılmış hali ile beraber tercüme ve yayınlanma sürecinin Başbakanlık Osmanlı Arşivlerindeki belgelerle ortaya çıkan hikâyesini biraraya getiriyor.