Bulanık bir sabahtı, rüzgâr yarı açık pencereden kımıldatırken perdeleri… Yüzükoyun uzandığı yataktan çıkarılmak zorunda bırakıldı. Avuçlarında korkunun ıslaklığı damlarken yatağına, gözlerindeki isli bulantılar ile dalıp giderdi tavandaki boşluklara. “Aman yarabbi yine aynı senaryo mu?” diye aklına düşen ilk ürpertiydi, onun adına güne başlamak. Güne uyanmanın tüm dirilişinde yıkılmaya yeminli bu ruh, mevziisinden çıkarılmak zorunda bırakılırken duyduğu o tarifsiz sızı “Ölmek istiyorum eyy uykunun sahibi!” diyordu, Uykusunu bozan bu hayatı yaşamak istemeyişini, penceresine sinen ışıklara haykırıyor ve o haykırdıkça, şehir gün gibi parıltılara bürünüyor, o ise günün tüm neşesinde gömülüp gidiyordu karanlığa. Ahh o da istemezdi ki böylesine uykusu bozulan adam olmak ve daha içli, ciğerleri paramparça eden bir ahh çekerek “Ben de istemezdim böylesine rüyalara inanmak,” diyordu.
Bulanık bir sabahtı, rüzgâr yarı açık pencereden kımıldatırken perdeleri… Yüzükoyun uzandığı yataktan çıkarılmak zorunda bırakıldı. Avuçlarında korkunun ıslaklığı damlarken yatağına, gözlerindeki isli bulantılar ile dalıp giderdi tavandaki boşluklara. “Aman yarabbi yine aynı senaryo mu?” diye aklına düşen ilk ürpertiydi, onun adına güne başlamak. Güne uyanmanın tüm dirilişinde yıkılmaya yeminli bu ruh, mevziisinden çıkarılmak zorunda bırakılırken duyduğu o tarifsiz sızı “Ölmek istiyorum eyy uykunun sahibi!” diyordu, Uykusunu bozan bu hayatı yaşamak istemeyişini, penceresine sinen ışıklara haykırıyor ve o haykırdıkça, şehir gün gibi parıltılara bürünüyor, o ise günün tüm neşesinde gömülüp gidiyordu karanlığa. Ahh o da istemezdi ki böylesine uykusu bozulan adam olmak ve daha içli, ciğerleri paramparça eden bir ahh çekerek “Ben de istemezdim böylesine rüyalara inanmak,” diyordu.