Teorik bir yaklaşım içeren bu çalışmanın konusu olarak idari yargı kararlarının uygulanmasının, idari yargının, Fransa'da klasik kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı biçimde Yürütme içindeki "idare cihazı"nın yanı başında ve aynı zamanda kendine özgü biçimde karşısında konumlanışından kaynaklanan, dolayısıyla genel hükümlere tabi bir sorun oluşturan "yargı kararlarının uygulanması"ndan, ayrı bir anlamı, içeriği ve önemi vardır. Ülkemizde, Fransa ile benzer özelliklerine rağmen, uzun zamandan beri kuvvetler ayrılığı ilkesine göre düzenlenmiş idari yargının, daha az çetrefil sorunlar içerdiğini düşünmek yanıltıcı olur. Gerçi Türk doktrininde kuvvetler ayrılığına ilişkin incelemelerde, yargı ve yürütme ve dolayısıyla yargı ve idare ayrımı da teorik olarak bütün boyutlarıyla incelenmediği için bir adım öteye giderek, idari yargı İdare ilişkisini ortaya koymak, arkasından idari yargı kararlarının uygulanmasını sağlayacak çözümler üzerine çalışmak, hem uzun zamandır özel olarak incelenmemiş bir konuyu gündeme taşımak, hem de biraz da sanki "aşılmış"lık yanıltıcı görüntüsüyle göz ardı edilmiş bir konuyu ele almak gibi, birçok zorluğu göze almayı gerektiriyor.
Belirtelim ki, bu çalışmanın konusu, idari yargı kararlarının sonuçları ve dava yoluyla uygulanmasına ilişkin sorunların ele alınması değil, idari yargı kararının uygulanmasına yarayacak yeni ve etkili araçların tespiti ve yeni bir kimliğe ihtiyaç duyan idari yargının hizmetine sunulmasıdır. Bu nedenle, idari yargı organı ve yargıcı, içinde bulunduğumuz yüzyılın gerçeklerine uygun olarak yeniden incelemiştir.
Teorik bir yaklaşım içeren bu çalışmanın konusu olarak idari yargı kararlarının uygulanmasının, idari yargının, Fransa'da klasik kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı biçimde Yürütme içindeki "idare cihazı"nın yanı başında ve aynı zamanda kendine özgü biçimde karşısında konumlanışından kaynaklanan, dolayısıyla genel hükümlere tabi bir sorun oluşturan "yargı kararlarının uygulanması"ndan, ayrı bir anlamı, içeriği ve önemi vardır. Ülkemizde, Fransa ile benzer özelliklerine rağmen, uzun zamandan beri kuvvetler ayrılığı ilkesine göre düzenlenmiş idari yargının, daha az çetrefil sorunlar içerdiğini düşünmek yanıltıcı olur. Gerçi Türk doktrininde kuvvetler ayrılığına ilişkin incelemelerde, yargı ve yürütme ve dolayısıyla yargı ve idare ayrımı da teorik olarak bütün boyutlarıyla incelenmediği için bir adım öteye giderek, idari yargı İdare ilişkisini ortaya koymak, arkasından idari yargı kararlarının uygulanmasını sağlayacak çözümler üzerine çalışmak, hem uzun zamandır özel olarak incelenmemiş bir konuyu gündeme taşımak, hem de biraz da sanki "aşılmış"lık yanıltıcı görüntüsüyle göz ardı edilmiş bir konuyu ele almak gibi, birçok zorluğu göze almayı gerektiriyor.
Belirtelim ki, bu çalışmanın konusu, idari yargı kararlarının sonuçları ve dava yoluyla uygulanmasına ilişkin sorunların ele alınması değil, idari yargı kararının uygulanmasına yarayacak yeni ve etkili araçların tespiti ve yeni bir kimliğe ihtiyaç duyan idari yargının hizmetine sunulmasıdır. Bu nedenle, idari yargı organı ve yargıcı, içinde bulunduğumuz yüzyılın gerçeklerine uygun olarak yeniden incelemiştir.