13. asrın sonlarında bir uç beyliği olarak tarih sahnesine çıkan Osmanlı devleti, yaklaşık yüz yıl içerisinde bir ayağı Anadolu'ya, diğeri Balkanlara basan büyük bir devlet haine geldi. 15. asrın ortalarında İstanbul'un fethi ile cihan-şümul bir imparatorluk haline dönüştü. Bilahare Afrika'ya ayak bastı; böylece üç kıt'anın buluşma noktasında altı yüz yıl yaşayacak büyük bir imparatorluk ortaya çıktı.
Kısa sürede hızlı bir gelişme kaydeden Osmanlı devleti, nasıl bir yönetim, devlet ve cemiyet anlayışı benimsemişti?.. Bu mesele, farklı ilim dallarına mensup pek çok ilim adamını meşgul etmiştir. Osmanlıların kurucu unsurunu Müslüman Türkler oluşturuyorlardı. Dolayısıyla, onlar bir taraftan İslam öncesi Türk devletlerinin, diğer taraftan İslami gelenek içerisinde kurulmuş devletleri siyaset, devlet ve cemiyet anlayışlarının mirasçıları oldular. Ancak, Osmanlılar başka kültür ve geleneklerden de faydalandılar; böylece kendilerine has merkeziyetçi bir yönetim anlayışı oluşturdular.
13. asrın sonlarında bir uç beyliği olarak tarih sahnesine çıkan Osmanlı devleti, yaklaşık yüz yıl içerisinde bir ayağı Anadolu'ya, diğeri Balkanlara basan büyük bir devlet haine geldi. 15. asrın ortalarında İstanbul'un fethi ile cihan-şümul bir imparatorluk haline dönüştü. Bilahare Afrika'ya ayak bastı; böylece üç kıt'anın buluşma noktasında altı yüz yıl yaşayacak büyük bir imparatorluk ortaya çıktı.
Kısa sürede hızlı bir gelişme kaydeden Osmanlı devleti, nasıl bir yönetim, devlet ve cemiyet anlayışı benimsemişti?.. Bu mesele, farklı ilim dallarına mensup pek çok ilim adamını meşgul etmiştir. Osmanlıların kurucu unsurunu Müslüman Türkler oluşturuyorlardı. Dolayısıyla, onlar bir taraftan İslam öncesi Türk devletlerinin, diğer taraftan İslami gelenek içerisinde kurulmuş devletleri siyaset, devlet ve cemiyet anlayışlarının mirasçıları oldular. Ancak, Osmanlılar başka kültür ve geleneklerden de faydalandılar; böylece kendilerine has merkeziyetçi bir yönetim anlayışı oluşturdular.