Ernesto Laclau ile Chantal Mouffe, Slavoj Zizek ve Judith Butler'ın postmarksist söylem teorileri, Solun projesini yeniden kurmak açısından önemli bir iddia taşıyorlar. Solun programı, politikası ve seçimleri, tarihsel komünizmin çöküşü ve küreselleşmenin yükselişinin ardından köklü bir şekilde sorgulanıyor. Anlaşılan toplumsal sahanın artan karmaşıklığı ve felsefe, siyaset, kültürel çalışmalar ve toplumsal teorideki özcülük karşıtı teorilerin yaygın kabulü, tarihsel materyalist sınıf analizini saldırıya açık hale getirmiştir.
Sosyal teorinin, ideolojik söylem teorisinin üzerine yıkılmasına karşı olan Geoff Boucher, bu yeni felsefi idealizm biçiminin göreceli çıkarımlarını hedef alarak çağdaş düşünce alanının titiz bir haritasını çıkarmaya çalışıyor. Detaylı ve içkin bir eleştiri sunan Boucher, eleştirel dikkatini Laclau ve Mouffe, Butler ve Zizek'in ‘postmarkizm'i' üzerine yoğunlaştırıyor. Yakın okumayı ve dikkatle açıklamayı politik niyetle birleştiren Boucher, bu çağdaş teorik eğilimlerde örneklenen göreceliliği modernitenin çözülemeyen felsefi sorunlarına bağlıyor. Sonuç olarak, Boucher, postmarksist teorinin büyülü ideolojisinden bir çıkış olarak ‘öznitelik' e işaret ediyor.
Ernesto Laclau ile Chantal Mouffe, Slavoj Zizek ve Judith Butler'ın postmarksist söylem teorileri, Solun projesini yeniden kurmak açısından önemli bir iddia taşıyorlar. Solun programı, politikası ve seçimleri, tarihsel komünizmin çöküşü ve küreselleşmenin yükselişinin ardından köklü bir şekilde sorgulanıyor. Anlaşılan toplumsal sahanın artan karmaşıklığı ve felsefe, siyaset, kültürel çalışmalar ve toplumsal teorideki özcülük karşıtı teorilerin yaygın kabulü, tarihsel materyalist sınıf analizini saldırıya açık hale getirmiştir.
Sosyal teorinin, ideolojik söylem teorisinin üzerine yıkılmasına karşı olan Geoff Boucher, bu yeni felsefi idealizm biçiminin göreceli çıkarımlarını hedef alarak çağdaş düşünce alanının titiz bir haritasını çıkarmaya çalışıyor. Detaylı ve içkin bir eleştiri sunan Boucher, eleştirel dikkatini Laclau ve Mouffe, Butler ve Zizek'in ‘postmarkizm'i' üzerine yoğunlaştırıyor. Yakın okumayı ve dikkatle açıklamayı politik niyetle birleştiren Boucher, bu çağdaş teorik eğilimlerde örneklenen göreceliliği modernitenin çözülemeyen felsefi sorunlarına bağlıyor. Sonuç olarak, Boucher, postmarksist teorinin büyülü ideolojisinden bir çıkış olarak ‘öznitelik' e işaret ediyor.