İflâsın ertelenmesi kurumu, hukukumuzda uzun zamandan beri mevcut olan, ancak 4949 sayılı Kanun'la işlerlik kazanmış bulunan bir hukukî çaredir. İflâsın ertelenmesi, ticaret mahkemesine, borca batık durumda olan bir sermaye şirketi veya kooperatif hakkında iflâs kararı vermekten belli şartların varlığı halinde geçici olarak sarfınazar etme imkânını veren ve iflâsın önlenmesine hizmet eden bir kurumdur.
Kayyımlık görevi, kamu görevinin belirleyici unsurları olan aslîlik ve süreklilik niteliklerini bünyesinde barındırmaktadır. Bu nedenle, kayyımın üstlendiği görev; bir kamu görevi niteliği taşımaktadır. Kayyım, 1982 Anayasası'nın 128'inci maddesine göre, diğer kamu görevlisi statüsündedir; memur ya da işçi değildir. Kayyım, ücret alma, avans ve teminat isteme ve istifa haklarına sahiptir. Buna karşılık, kendi kendisiyle hukuki işlem yapma yasağına uymak, yakınlarına ait işleri görme yasağına uymak, görevini bizzat yerine getirmek, bilgi vermek ve ihbarda bulunmak, eşit işlem yapmak ve sır saklamak yükümlülüğündedir.
İcra ve İflâs Kanunu'nun 179/a maddesinin ikinci fıkrasına göre; kayyımı atayan mahkeme, yönetim organının yetkilerini tamamen elinden alıp kayyıma verebileceği gibi, yönetim organının işlemlerinin geçerliliğini kayyımın onayına bağlı da tutabilir. Bu ihtimaller kısmen birlikte karma olarak kullanılabileceği gibi, iflâsın ertelenmesi kurumunun niteliğiyle ve amacıyla bağdaşabilecek diğer ihtimaller de bulunabilir. Hâkim, kayyımın görev ve yetkileri konusunda geniş bir yelpazeye (takdir hakkına) sahiptir. Kayyım, iflâsın ertelenmesine karar veren ve kendisini atayan ticaret mahkemesinin denetimi altındadır.
Kayyımın kusuruyla, alacaklılara, borçluya veya şirket ya da kooperatifle ilişkisi bulunan üçüncü kişilere verdiği zarardan dolayı tazminat davası, ancak Devlet aleyhine açılabilir. Devletin, zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan kayyıma rücu hakkı vardır. Kayyım, Türk Ceza Kanunu'nun 6/c maddesinin öngördüğü düzenleme çerçevesinde, bu kanunun uygulanması bakımından bir kamu görevlisidir; taşıdığı sıfatlarının ve görevlerinin niteliğiyle bağdaştığı ölçüde her suçu işleyebilir.
İflâsın ertelenmesi kurumu, hukukumuzda uzun zamandan beri mevcut olan, ancak 4949 sayılı Kanun'la işlerlik kazanmış bulunan bir hukukî çaredir. İflâsın ertelenmesi, ticaret mahkemesine, borca batık durumda olan bir sermaye şirketi veya kooperatif hakkında iflâs kararı vermekten belli şartların varlığı halinde geçici olarak sarfınazar etme imkânını veren ve iflâsın önlenmesine hizmet eden bir kurumdur.
Kayyımlık görevi, kamu görevinin belirleyici unsurları olan aslîlik ve süreklilik niteliklerini bünyesinde barındırmaktadır. Bu nedenle, kayyımın üstlendiği görev; bir kamu görevi niteliği taşımaktadır. Kayyım, 1982 Anayasası'nın 128'inci maddesine göre, diğer kamu görevlisi statüsündedir; memur ya da işçi değildir. Kayyım, ücret alma, avans ve teminat isteme ve istifa haklarına sahiptir. Buna karşılık, kendi kendisiyle hukuki işlem yapma yasağına uymak, yakınlarına ait işleri görme yasağına uymak, görevini bizzat yerine getirmek, bilgi vermek ve ihbarda bulunmak, eşit işlem yapmak ve sır saklamak yükümlülüğündedir.
İcra ve İflâs Kanunu'nun 179/a maddesinin ikinci fıkrasına göre; kayyımı atayan mahkeme, yönetim organının yetkilerini tamamen elinden alıp kayyıma verebileceği gibi, yönetim organının işlemlerinin geçerliliğini kayyımın onayına bağlı da tutabilir. Bu ihtimaller kısmen birlikte karma olarak kullanılabileceği gibi, iflâsın ertelenmesi kurumunun niteliğiyle ve amacıyla bağdaşabilecek diğer ihtimaller de bulunabilir. Hâkim, kayyımın görev ve yetkileri konusunda geniş bir yelpazeye (takdir hakkına) sahiptir. Kayyım, iflâsın ertelenmesine karar veren ve kendisini atayan ticaret mahkemesinin denetimi altındadır.
Kayyımın kusuruyla, alacaklılara, borçluya veya şirket ya da kooperatifle ilişkisi bulunan üçüncü kişilere verdiği zarardan dolayı tazminat davası, ancak Devlet aleyhine açılabilir. Devletin, zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan kayyıma rücu hakkı vardır. Kayyım, Türk Ceza Kanunu'nun 6/c maddesinin öngördüğü düzenleme çerçevesinde, bu kanunun uygulanması bakımından bir kamu görevlisidir; taşıdığı sıfatlarının ve görevlerinin niteliğiyle bağdaştığı ölçüde her suçu işleyebilir.