İki Buçuk Yaprak Çay Doğu Karadeniz'de Devlet, Piyasa, Kimlik
Doğu Karadeniz ve Lazlar -belli kalıp tiplemeler ve medya eğlencesi dışında- kendi başına bir "konu" değildir pek. İki Buçuk Yaprak Çay, bu bölgeyi ve insanları, ayrı bir "dünya" olarak ele alıyor. Kapsamlı bir saha araştırmasına dayanan kitap, öncelikle Doğu Karadeniz'in son yüz yıllık tarihinde çayın oynadığı olağanüstü büyük rolü ortaya koyuyor. Devletin çay sanayisi yoluyla bölgedeki ekonomiyi nasıl dönüştürdüğünü, özellikle 1980'lerin ortalarından itibaren çay sanayisinde özel sektörün genişlemesiyle liberal piyasa değerlerinin nasıl öne çıktığını, Gürcistan sınırının ve Rus pazarlarının açılması ile yaşanan büyük dönüşümün bölgeyi nasıl derinden etkilediğini tasvir ediyor. Bu çok yönlü ve dinamik dönüşüm sürecinin ekonomi ve politikaya, kültürel hayata, cinsiyet ilişkilerine etkilerini, canlı gözlemlere dayanarak tartışıyor. Bellér-Hann ve Hann, Doğu Karadeniz üzerinden, Türkiye'nin bir modernleşme bilançosunu çıkarıyorlar aynı zamanda. Kemalist ulus-devlet ve modernleşme projesinin "sıradan insanlar" tarafından nasıl yaşandığını, nasıl anlamlandırıldığını, nasıl dönüştürüldüğünü gösteriyorlar. İki etnografın "tabandan" bakış açısı, toplumsal hayatın "kültür" ve "modernizm" gibi iri başlıkların dar kalıplarına sığdırılamayacak olan karmaşıklığını bütün zenginliğiyle çözümleme imkânını yaratıyor. Doğu Karadeniz'e bakarken, "Türkiye'ye bakma" tarzlarına da bakan bir kitap... Bunun içindir ki, Ildikó Bellér-Hann ve Chris Hann'ın bu eseri, son yıllarda farklı sosyal bilim disiplinlerinde Türkiye üzerine yapılan birçok önemli çalışmada dikkate alınan bir kaynak niteliği kazanmış bulunuyor.
Doğu Karadeniz ve Lazlar -belli kalıp tiplemeler ve medya eğlencesi dışında- kendi başına bir "konu" değildir pek. İki Buçuk Yaprak Çay, bu bölgeyi ve insanları, ayrı bir "dünya" olarak ele alıyor. Kapsamlı bir saha araştırmasına dayanan kitap, öncelikle Doğu Karadeniz'in son yüz yıllık tarihinde çayın oynadığı olağanüstü büyük rolü ortaya koyuyor. Devletin çay sanayisi yoluyla bölgedeki ekonomiyi nasıl dönüştürdüğünü, özellikle 1980'lerin ortalarından itibaren çay sanayisinde özel sektörün genişlemesiyle liberal piyasa değerlerinin nasıl öne çıktığını, Gürcistan sınırının ve Rus pazarlarının açılması ile yaşanan büyük dönüşümün bölgeyi nasıl derinden etkilediğini tasvir ediyor. Bu çok yönlü ve dinamik dönüşüm sürecinin ekonomi ve politikaya, kültürel hayata, cinsiyet ilişkilerine etkilerini, canlı gözlemlere dayanarak tartışıyor. Bellér-Hann ve Hann, Doğu Karadeniz üzerinden, Türkiye'nin bir modernleşme bilançosunu çıkarıyorlar aynı zamanda. Kemalist ulus-devlet ve modernleşme projesinin "sıradan insanlar" tarafından nasıl yaşandığını, nasıl anlamlandırıldığını, nasıl dönüştürüldüğünü gösteriyorlar. İki etnografın "tabandan" bakış açısı, toplumsal hayatın "kültür" ve "modernizm" gibi iri başlıkların dar kalıplarına sığdırılamayacak olan karmaşıklığını bütün zenginliğiyle çözümleme imkânını yaratıyor. Doğu Karadeniz'e bakarken, "Türkiye'ye bakma" tarzlarına da bakan bir kitap... Bunun içindir ki, Ildikó Bellér-Hann ve Chris Hann'ın bu eseri, son yıllarda farklı sosyal bilim disiplinlerinde Türkiye üzerine yapılan birçok önemli çalışmada dikkate alınan bir kaynak niteliği kazanmış bulunuyor.