...son zamanlarda, insan geninin (kısmen) şifresinin çözülmesi ve ilk memeli hayvan klonlamasıyla birlikte biyolojide bir devrim gerçekleşti. İnsanı yeniden üretecek klonlama ihtimali artık teknolojinin ufkunda ve bu ihtimal imajlar suretler yapma konusundaki geleneksel tabuların bir çoğunu, en etkili ve en kafa karıştırıcı şekilde suni bir hayat yaratma formunda- yeniden uyandırdı. Hayat formlarını kopyalama ve kendi imajımızda canlı organizmalar yaratma fikri, bilim kurgu cyborg'undan robota, Frankenstein tahkiyesine, Golem'e, bizatihi Adem'in “Tanrı imajında ve suretinde” kırmızı balçıktan yaratıldığı ve hayat nefesi aldığı yolundaki Kitab-ı Mukaddes hikayesine kadar mitler ve destanlarda müjdesi verilen bir ihtimali gündeme getirdi.
İkonoloji'de denediğim “söz ile imajı” yalnızca semiyotik, formel analiz değil, aynı zamanda tarihi ve ideolojik kontekstüalize etmeyi gerektiren farklı bir teorik problem olarak ele alma fikri, bir çok alanda yüksek düzeyde verimli olmuştur. İmajı/sureti kuşatan endişeler kümesi (ikonofobi, putkırıcılık, putperestlik, fetişizm ve Musevilik, Hıristiyanlık ve İslam'daki oyma putlar/imajlar yasağı), 1980'lerde pek ortada olmayan bir “dine dönüşün” karakterize ettiği bir çağda imaj incelemesi, merkezi ilgi haline gelmiştir. Keza, “ideoloji eleştirisinin” bir “putkırıcılık retoriği” olarak eleştirisinin, kendi ideolojik yanılmazlığından medet uman bir mistisizminden arındırıcı eleştirinin ihtiraslarını yola getirdiğini düşünüyorum.
...son zamanlarda, insan geninin (kısmen) şifresinin çözülmesi ve ilk memeli hayvan klonlamasıyla birlikte biyolojide bir devrim gerçekleşti. İnsanı yeniden üretecek klonlama ihtimali artık teknolojinin ufkunda ve bu ihtimal imajlar suretler yapma konusundaki geleneksel tabuların bir çoğunu, en etkili ve en kafa karıştırıcı şekilde suni bir hayat yaratma formunda- yeniden uyandırdı. Hayat formlarını kopyalama ve kendi imajımızda canlı organizmalar yaratma fikri, bilim kurgu cyborg'undan robota, Frankenstein tahkiyesine, Golem'e, bizatihi Adem'in “Tanrı imajında ve suretinde” kırmızı balçıktan yaratıldığı ve hayat nefesi aldığı yolundaki Kitab-ı Mukaddes hikayesine kadar mitler ve destanlarda müjdesi verilen bir ihtimali gündeme getirdi.
İkonoloji'de denediğim “söz ile imajı” yalnızca semiyotik, formel analiz değil, aynı zamanda tarihi ve ideolojik kontekstüalize etmeyi gerektiren farklı bir teorik problem olarak ele alma fikri, bir çok alanda yüksek düzeyde verimli olmuştur. İmajı/sureti kuşatan endişeler kümesi (ikonofobi, putkırıcılık, putperestlik, fetişizm ve Musevilik, Hıristiyanlık ve İslam'daki oyma putlar/imajlar yasağı), 1980'lerde pek ortada olmayan bir “dine dönüşün” karakterize ettiği bir çağda imaj incelemesi, merkezi ilgi haline gelmiştir. Keza, “ideoloji eleştirisinin” bir “putkırıcılık retoriği” olarak eleştirisinin, kendi ideolojik yanılmazlığından medet uman bir mistisizminden arındırıcı eleştirinin ihtiraslarını yola getirdiğini düşünüyorum.