IL Turco Bir Yeniçeri Hikayesi

Stok Kodu:
9786057932839
Boyut:
13.50x19.50
Sayfa Sayısı:
331
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018-12
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
99,00
9786057932839
372063
IL Turco
IL Turco Bir Yeniçeri Hikayesi
99.00

“Askerin kesin olarak kaybedeceği bir mücadeleye girmesi gereken zaman, ölümüyle geridekilerin kesin olarak kazanacağını sağlayacağı zamandır.”

“Merzifonlu Kara Mustafa Paşa:

İslam'ın bu son büyük ordusu, Avrupa'nın kilit taşını yerinden oynatacak ve bizleri eşi benzeri çok az olan bir zaferin kahramanları yapacaktır. Paşalarım, istikametimiz Viyana'dır!Bu son cümle ile Divan'da derin bir sessizlik oldu. Paşalar birbirlerine baktılar. Herkes ilk tepkiyi verecek kişiyi bekliyordu. Çünkü yola çıkarken hedefte Viyana yoktu.”

“Arkadaşları atölyeden ayrılırken, Hasan, namlusunu bitirdiği kılıcına kabza yapmaya geçti. Birkaç gece önce hazırladığı güvercin gübresi ile reçine karışımını, akışkan olması için ısıttığı ocaktan aldı. Eli koruyan balçak ile kabza arasına bu karışımı dikkatlice döktü. Güvercin gübresi mayalanınca yakıcı olmuştu zaten. Reçine bu uygulama ile balçağı kabzaya adeta kaynattı. Balçak artık en sert darbelere bile dayanacak kadar güçlü bir şekilde kabzaya sabitlenmişti. Bu, Avrupa'nın asla keşfedemediği bir yöntemdi.”

"Askerler asla en önde giderim, canımı feda ederim demezler. Çünkü eğitimi ölmek üzere değil, düşmanı yok etmek üzerinedir. Ölü asker savaş kazanamaz! Asıl mevzu buradan sonra başlar. Asker görevini yaparken öleceğini bilir, ama buna rağmen görevini yapmak üzere ileri atılır. Ölmek marifet değildir. Marifet ölüm tehlikesine rağmen görevini yapmaktır. Bunu yaparken ölüm gelirse; hoş gelmiş sefa gelmiş."

“Askerin kesin olarak kaybedeceği bir mücadeleye girmesi gereken zaman, ölümüyle geridekilerin kesin olarak kazanacağını sağlayacağı zamandır.”

“Merzifonlu Kara Mustafa Paşa:

İslam'ın bu son büyük ordusu, Avrupa'nın kilit taşını yerinden oynatacak ve bizleri eşi benzeri çok az olan bir zaferin kahramanları yapacaktır. Paşalarım, istikametimiz Viyana'dır!Bu son cümle ile Divan'da derin bir sessizlik oldu. Paşalar birbirlerine baktılar. Herkes ilk tepkiyi verecek kişiyi bekliyordu. Çünkü yola çıkarken hedefte Viyana yoktu.”

“Arkadaşları atölyeden ayrılırken, Hasan, namlusunu bitirdiği kılıcına kabza yapmaya geçti. Birkaç gece önce hazırladığı güvercin gübresi ile reçine karışımını, akışkan olması için ısıttığı ocaktan aldı. Eli koruyan balçak ile kabza arasına bu karışımı dikkatlice döktü. Güvercin gübresi mayalanınca yakıcı olmuştu zaten. Reçine bu uygulama ile balçağı kabzaya adeta kaynattı. Balçak artık en sert darbelere bile dayanacak kadar güçlü bir şekilde kabzaya sabitlenmişti. Bu, Avrupa'nın asla keşfedemediği bir yöntemdi.”

"Askerler asla en önde giderim, canımı feda ederim demezler. Çünkü eğitimi ölmek üzere değil, düşmanı yok etmek üzerinedir. Ölü asker savaş kazanamaz! Asıl mevzu buradan sonra başlar. Asker görevini yaparken öleceğini bilir, ama buna rağmen görevini yapmak üzere ileri atılır. Ölmek marifet değildir. Marifet ölüm tehlikesine rağmen görevini yapmaktır. Bunu yaparken ölüm gelirse; hoş gelmiş sefa gelmiş."

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat