Uluslararası iletişim, toprağı bir egemenliğin ve topluluğun temeli yapan çağdaş ulusçulukla birlikte doğmuştur. Evrenselci Aydınlanma çağı ve liberalizm, geleceğe inancın bir ideali olan iletişimin uluslararasılaşmasını sağlamıştır. İnsan hakları temeline dayanan ve sınırları önemsemeyen "düşüncenin ve görüşlerin serbest iletişimi" bu sürece ivme kazandırmış, evrensel işbölümü olgusundan, değişik alanlarda yoğunlaşan güçlerin -haber, sanat, ekonomi, kültür ve reklam teknolojileri vb.- evrenselleşerek, büyük rekabetlere yol açması sonucu, gezegenin tek biçimlenmesi evresine ulaşılmıştır. Bu kitap, dünyaya açılışın bu yeni evresini; tekil toplumların giderek daha geniş bütünlere katılmasını; maddesel, düşünsel ve zihinsel sınırların sürekli olarak değişmesini ele alırken, 80'li yıllarda bütünleşen evrensel kapitalizme koşut olarak gündeme gelen entegrasyon aşamasında, ulusçuluk sonrası ekonomi ağlarını incelemekte ve küreselleşme felsefesinin yarattığı savaşçı söylemi ve bu söyleme karşı başkaldırıları ve eleştirileri sergilerken, günümüz çağdaşlık anlayışını da sorgulamayı amaçlamaktadır.
Uluslararası iletişim, toprağı bir egemenliğin ve topluluğun temeli yapan çağdaş ulusçulukla birlikte doğmuştur. Evrenselci Aydınlanma çağı ve liberalizm, geleceğe inancın bir ideali olan iletişimin uluslararasılaşmasını sağlamıştır. İnsan hakları temeline dayanan ve sınırları önemsemeyen "düşüncenin ve görüşlerin serbest iletişimi" bu sürece ivme kazandırmış, evrensel işbölümü olgusundan, değişik alanlarda yoğunlaşan güçlerin -haber, sanat, ekonomi, kültür ve reklam teknolojileri vb.- evrenselleşerek, büyük rekabetlere yol açması sonucu, gezegenin tek biçimlenmesi evresine ulaşılmıştır. Bu kitap, dünyaya açılışın bu yeni evresini; tekil toplumların giderek daha geniş bütünlere katılmasını; maddesel, düşünsel ve zihinsel sınırların sürekli olarak değişmesini ele alırken, 80'li yıllarda bütünleşen evrensel kapitalizme koşut olarak gündeme gelen entegrasyon aşamasında, ulusçuluk sonrası ekonomi ağlarını incelemekte ve küreselleşme felsefesinin yarattığı savaşçı söylemi ve bu söyleme karşı başkaldırıları ve eleştirileri sergilerken, günümüz çağdaşlık anlayışını da sorgulamayı amaçlamaktadır.