İlmi Hutbelerle Minberin Gücü Abdulcelil Candan Külliyatı 10

Stok Kodu:
3990000063546
Boyut:
16.00x24.00
Sayfa Sayısı:
888
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2016-08
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%25 indirimli
27,78
27,78
3990000063546
530623
İlmi Hutbelerle Minberin Gücü
İlmi Hutbelerle Minberin Gücü Abdulcelil Candan Külliyatı 10
27.78

Cuma, Müslümanların birlikteliğini sağlayan, kültürlerini yenileyen, takviye eden, dinamizm kazandıran en büyük ve en önemli araçlardandır. Cuma, büyük bir sosyal etkinlik, ilahi bir kongre, haftalık bir irşat ve davet konferansıdır.

Cumanın öneminden olacaktır ki, ulema en despot idare ve yönemlerde bile cumayı terk etmemiştir. Ancak üzülerek belirtelim ki, bu büyük imkandan gereği gibi istifade edilmemektedir. Birer konferans ve mesaj niteliğinde olması gereken hutbeler maalesef cemaati hyal kırıklığına uğratmaktadır. Muhammed İkbal'in de dikkat çektiği gibi cemaat, hutbeleri dinledikten sonra mahzun ve hayal kırıklığı içerisinde camilerden ayrılmaktadır. Okunan hutbe ve verilen vaazların, Müslümanların ahlak, ekonomi, bilgi ve kültür seviyelerinin arzu edilen ve beklenen seviyeden düşük ve geri olmasında önemli payı vardır.

Hutbe, kalpten kalbe, kuşaktan kuşağa intikal etmeli, düşünceden düşünceye sirayet etmeli, ölü kalpleri diriltmeli, gaflette uyuyanları uyandırmalıdır. Hutbelerde İslam'ın vicdanlara hapsedilen bir inanç olmadığı; bilakis devlet, eğitim, hüküm, ahlak, terbiye, inanç ve Mushaf'tan müteşekkil olduğu gibi, dünya ile ahiret arasına bir ayırım koymadığı da özellikle vurgulanmalıdır. İçi boş, anlam yüklü olmayan hutbe ve hitabet, kalpleri harekete geçiremez, cemaatin kültür seviyesini de yükseltemez.

Cuma, Müslümanların birlikteliğini sağlayan, kültürlerini yenileyen, takviye eden, dinamizm kazandıran en büyük ve en önemli araçlardandır. Cuma, büyük bir sosyal etkinlik, ilahi bir kongre, haftalık bir irşat ve davet konferansıdır.

Cumanın öneminden olacaktır ki, ulema en despot idare ve yönemlerde bile cumayı terk etmemiştir. Ancak üzülerek belirtelim ki, bu büyük imkandan gereği gibi istifade edilmemektedir. Birer konferans ve mesaj niteliğinde olması gereken hutbeler maalesef cemaati hyal kırıklığına uğratmaktadır. Muhammed İkbal'in de dikkat çektiği gibi cemaat, hutbeleri dinledikten sonra mahzun ve hayal kırıklığı içerisinde camilerden ayrılmaktadır. Okunan hutbe ve verilen vaazların, Müslümanların ahlak, ekonomi, bilgi ve kültür seviyelerinin arzu edilen ve beklenen seviyeden düşük ve geri olmasında önemli payı vardır.

Hutbe, kalpten kalbe, kuşaktan kuşağa intikal etmeli, düşünceden düşünceye sirayet etmeli, ölü kalpleri diriltmeli, gaflette uyuyanları uyandırmalıdır. Hutbelerde İslam'ın vicdanlara hapsedilen bir inanç olmadığı; bilakis devlet, eğitim, hüküm, ahlak, terbiye, inanç ve Mushaf'tan müteşekkil olduğu gibi, dünya ile ahiret arasına bir ayırım koymadığı da özellikle vurgulanmalıdır. İçi boş, anlam yüklü olmayan hutbe ve hitabet, kalpleri harekete geçiremez, cemaatin kültür seviyesini de yükseltemez.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat