İdare hukuku bakımından kazanılmış hak konusunun daha çok yargının vermiş olduğu kararlar üzerinden değerlendirilme eğiliminde olunduğu gözlemlenmektedir. Ancak yargının vermiş olduğu kararlarda ise, kazanılmış hak kavramı ile pek de ilgisi olmayan durumların dahi, kazanılmış hak kapsamına alınabildiği, dolayısıyla yargı kararları aracılığı ile de kavramın somut olarak ortaya konulmasının mümkün olmadığı gözlenmektedir. Ayrıca yargının kazanılmış hakka dair verdiği kararın, en azından o karara konu olay bakımından hüküm ifade etmekle birlikte, diğer olaylar bakımından aynı yorumun yapılması halinde çıkmaza girilebildiği durumlara da rastlanılabilmektedir.
İmar hukuku gibi, eşya hukuku kurallarının ve terimlerinin etki ettiği bir alanda ise, kazanılmış hak konusunun daha da karmaşıklaştığı görülmektedir. Zirâ “mülkiyet hakkı” kavramının etki ettiği imar hukuku alanında uygulayıcıların/yorumcuların kazanılmış hak kavramına mülkiyet hakkının etkisinde kalarak yaklaşabildikleri gözlenmektedir. Dolayısıyla uygulamada farklı farklı kazanılmış hak durumları ile karşılaşılabilmektedir. Bu durum ise, kazanılmış hakkın ne olduğunun “efradına câmî, ağyarına mânî” şekilde incelenmesini; neyin kazanılmış hak, neyin kazanılmamış hak olduğunun ortaya konulmasını gerekli kılmaktadır.
Bu maksatla genelde idare hukukunda özelde ise imar hukukunda kazanılmış hakkın var olup olmadığı, kazanılmış hak mevcut ise neyin kazanılmış hak, neyin kazanılmamış hak olduğu; kezâ imar idare hukukunda kazanılmış hak mevcut ise bu hakkın mahiyetinin, niteliğinin, fonksiyonlarının ve sonuçlarının ne şekilde tezâhür ettiği; kazanılmış hak mevcut değil ise, bu hâlde ne tür durumların ortaya çıktığı hususları çalışmada tahlil edilmeye gayret edilmiştir.
İdare hukuku bakımından kazanılmış hak konusunun daha çok yargının vermiş olduğu kararlar üzerinden değerlendirilme eğiliminde olunduğu gözlemlenmektedir. Ancak yargının vermiş olduğu kararlarda ise, kazanılmış hak kavramı ile pek de ilgisi olmayan durumların dahi, kazanılmış hak kapsamına alınabildiği, dolayısıyla yargı kararları aracılığı ile de kavramın somut olarak ortaya konulmasının mümkün olmadığı gözlenmektedir. Ayrıca yargının kazanılmış hakka dair verdiği kararın, en azından o karara konu olay bakımından hüküm ifade etmekle birlikte, diğer olaylar bakımından aynı yorumun yapılması halinde çıkmaza girilebildiği durumlara da rastlanılabilmektedir.
İmar hukuku gibi, eşya hukuku kurallarının ve terimlerinin etki ettiği bir alanda ise, kazanılmış hak konusunun daha da karmaşıklaştığı görülmektedir. Zirâ “mülkiyet hakkı” kavramının etki ettiği imar hukuku alanında uygulayıcıların/yorumcuların kazanılmış hak kavramına mülkiyet hakkının etkisinde kalarak yaklaşabildikleri gözlenmektedir. Dolayısıyla uygulamada farklı farklı kazanılmış hak durumları ile karşılaşılabilmektedir. Bu durum ise, kazanılmış hakkın ne olduğunun “efradına câmî, ağyarına mânî” şekilde incelenmesini; neyin kazanılmış hak, neyin kazanılmamış hak olduğunun ortaya konulmasını gerekli kılmaktadır.
Bu maksatla genelde idare hukukunda özelde ise imar hukukunda kazanılmış hakkın var olup olmadığı, kazanılmış hak mevcut ise neyin kazanılmış hak, neyin kazanılmamış hak olduğu; kezâ imar idare hukukunda kazanılmış hak mevcut ise bu hakkın mahiyetinin, niteliğinin, fonksiyonlarının ve sonuçlarının ne şekilde tezâhür ettiği; kazanılmış hak mevcut değil ise, bu hâlde ne tür durumların ortaya çıktığı hususları çalışmada tahlil edilmeye gayret edilmiştir.