Kur'ân'dan ve Dinler tarihinden anladığımıza göre iki türlü din olgusundan bahsetmek mümkündür.
Bunlardan biri: insanlar tarafından oluşturulan Tanrı eksenli din, diğeri de vahye dayalı insan eksenli dindir. Vahiy dininin hükümleri ile insanın ihtiyaçları birlikte tetkik edildiğinde, dinin insan için vaz'edildiği; dolayısıyla “insan eksenli din” nitelendirmesinin isabetli olduğu anlaşılır.
Ne var ki Peygamberler döneminde insanı merkeze alan ve onun sorunlarını çözmeyi amaçlayan vahiy dini, zamanla eksen kaymasına uğramış ve insan; dinin etrafında dolaştırılmaya başlanmıştır. Bu ise insan için olan dini, insanın önüne geçirmek, başka bir ifade ile; “atı süvarinin sırtına bindirmektir”.
Kur'ân'dan ve Dinler tarihinden anladığımıza göre iki türlü din olgusundan bahsetmek mümkündür.
Bunlardan biri: insanlar tarafından oluşturulan Tanrı eksenli din, diğeri de vahye dayalı insan eksenli dindir. Vahiy dininin hükümleri ile insanın ihtiyaçları birlikte tetkik edildiğinde, dinin insan için vaz'edildiği; dolayısıyla “insan eksenli din” nitelendirmesinin isabetli olduğu anlaşılır.
Ne var ki Peygamberler döneminde insanı merkeze alan ve onun sorunlarını çözmeyi amaçlayan vahiy dini, zamanla eksen kaymasına uğramış ve insan; dinin etrafında dolaştırılmaya başlanmıştır. Bu ise insan için olan dini, insanın önüne geçirmek, başka bir ifade ile; “atı süvarinin sırtına bindirmektir”.