İnsan hakları söylemi, sağdan sola, liberalinden kapitalistine hatta ırkçı faşistine kadar herkesin kendi penceresinden bakarak yorumladığı bir argümana dönüştü. Peki ama insan hakları nedir? İnsan Hakları bu kadar geniş ve birbirleriyle çelişen, çatışan düşünceleri kapsayacak kapasitede bir genişliğe sahip midir? Yoksa insan hakları retoriği, ideolojiler üstü bir kavram mıdır, ya da insan haklarının kendisi mi bir ideolojidir? Küreselleşme çerçevesinde insan hakları nereye oturtulabilir? Bu ve benzeri sorular çoğaltılabilir. Ancak insan hakları bütünseldir. Gerçek anlamda insan haklarını tek tek bireylerin, grupların, toplumların ve ulusların, son aşamada tüm insanlığın yaşayabilmesi için, insan haklarının bütünsel anlamda kullanılabilecek şartlarının oluşturulması gereklidir.
İnsan hakları söylemi, sağdan sola, liberalinden kapitalistine hatta ırkçı faşistine kadar herkesin kendi penceresinden bakarak yorumladığı bir argümana dönüştü. Peki ama insan hakları nedir? İnsan Hakları bu kadar geniş ve birbirleriyle çelişen, çatışan düşünceleri kapsayacak kapasitede bir genişliğe sahip midir? Yoksa insan hakları retoriği, ideolojiler üstü bir kavram mıdır, ya da insan haklarının kendisi mi bir ideolojidir? Küreselleşme çerçevesinde insan hakları nereye oturtulabilir? Bu ve benzeri sorular çoğaltılabilir. Ancak insan hakları bütünseldir. Gerçek anlamda insan haklarını tek tek bireylerin, grupların, toplumların ve ulusların, son aşamada tüm insanlığın yaşayabilmesi için, insan haklarının bütünsel anlamda kullanılabilecek şartlarının oluşturulması gereklidir.