Kafalı Hoca, Mete devrinde yaşasaydı bir ordunun komutanı olurdu; Fatih devrinde yaşasaydı, serdar yapılır, ülkeler fethederdi. Yaşadığı çağda kıymeti bilinmedi; bir üniversiteden ötekine dolaştırıldı, mağdur edildi. Ancak O, hiç eğilmedi, iktidarlara dalkavukluk yapmadı, sözünü dosdoğru söylemeye devam etti. Kafalı Hoca, Çin Seddi'ni defalarca aşan, Anadolu'yu fetheden, Mohaç'ta savaşan Türk alp tipinin yani Türk yiğitliğinin 20. ve 21. yüzyılda yaşayan temsilcilerinden biridir. Bu yüzden O'nu çok seviyor, O'nun izinde yürüyor olmaktan mutluluk duyuyoruz.
- Mustafa Öztürk
Ocağın gençlik kolunu kurmuştuk, sürekli eğitim yapıyorduk. Bu dönemde, Kafalı ağabeyimizin seminerlerini çok dinledik ve elbette çok faydalandık. Bu hoş ve güzel günler 1960'a kadar sürdü. Kafalı, bu tarihten itibaren İstanbullu oldu. İstanbul Edebiyat Fakültesi Umumi Türk Tarihi Kürsüsü asistanlığı görevine atanmıştı. Çevresindeki gençlerden, Kafalı Hoca'ya Yamtar, Sevgi Hanıma Almıla adını takan Atsız Hocanın vefatına kadar yanından ayrılmadıklarını biliyoruz. 1961'de de, Atsız hocanın teklifiyle Sevgi hanımla dünya evine girmişlerdi.
- Sadi Somuncuoğlu
CHP Türk Ocakları'nı kapatarak Halkevi'ne çevirmişti. 1950'de iktidar değiştir ve Demokrat Parti geldi. Türk Milliyetçileri bu dönemde Milliyetçiler Derneği'ni kurdu. Dernek olağanüstü bir hızla Türkiye sathına yayıldı ve adı demokrat olduğu halde demokratlıkla ilişkisi CHP'den pek de farklı olmayan DP, bu derneği de kapattı. Kendilerine rakip olmasından endişelenmişler. Türk Milliyetçisi DP milletvekillerinin de içinde bulunduğu bir grup Cumhurbaşkanı Celal Bayar'a gider ve bu davranışın, 1944 Irkçılık-Turancılık davasının “savcısı” İsmet İnönü'den beklenebileceğini, DP'nin böyle yapmaması gerektiğini söylerler. Celal Bayar'ın cevabı kesindir, “Bu hususta ben de İsmet Paşa gibi düşünüyorum.”
Yıllar geçer. DP darbe ile devrilir. Bayar hapsolunur. Serbest kaldıktan sonra konferanslar vermektedir. Bir konferansta sorusu olan var mı diye sorar. Salondaki genç öğretim üyesi var der ve sorar:
Milliyetçiler Derneği'ni niçin kapattınız?
Kısa, net, dosdoğru bu soruya bu sefer aynı kısa ve netlikte cevap alır; Bayar, yanına gelir, Kafalı Hoca'nın elini tutar ve eli elinde salona seslenir,
Bir hata ettik. Affoluna.
Bir değil de beş-on Mustafa Kafalı, dört değil de kırk-elli doçentler cuntası çıkarabilseydik, daha açık, daha ahlâklı günlerimiz olurdu muhakkak…
İskender Öksüz
Kafalı Hoca, Mete devrinde yaşasaydı bir ordunun komutanı olurdu; Fatih devrinde yaşasaydı, serdar yapılır, ülkeler fethederdi. Yaşadığı çağda kıymeti bilinmedi; bir üniversiteden ötekine dolaştırıldı, mağdur edildi. Ancak O, hiç eğilmedi, iktidarlara dalkavukluk yapmadı, sözünü dosdoğru söylemeye devam etti. Kafalı Hoca, Çin Seddi'ni defalarca aşan, Anadolu'yu fetheden, Mohaç'ta savaşan Türk alp tipinin yani Türk yiğitliğinin 20. ve 21. yüzyılda yaşayan temsilcilerinden biridir. Bu yüzden O'nu çok seviyor, O'nun izinde yürüyor olmaktan mutluluk duyuyoruz.
- Mustafa Öztürk
Ocağın gençlik kolunu kurmuştuk, sürekli eğitim yapıyorduk. Bu dönemde, Kafalı ağabeyimizin seminerlerini çok dinledik ve elbette çok faydalandık. Bu hoş ve güzel günler 1960'a kadar sürdü. Kafalı, bu tarihten itibaren İstanbullu oldu. İstanbul Edebiyat Fakültesi Umumi Türk Tarihi Kürsüsü asistanlığı görevine atanmıştı. Çevresindeki gençlerden, Kafalı Hoca'ya Yamtar, Sevgi Hanıma Almıla adını takan Atsız Hocanın vefatına kadar yanından ayrılmadıklarını biliyoruz. 1961'de de, Atsız hocanın teklifiyle Sevgi hanımla dünya evine girmişlerdi.
- Sadi Somuncuoğlu
CHP Türk Ocakları'nı kapatarak Halkevi'ne çevirmişti. 1950'de iktidar değiştir ve Demokrat Parti geldi. Türk Milliyetçileri bu dönemde Milliyetçiler Derneği'ni kurdu. Dernek olağanüstü bir hızla Türkiye sathına yayıldı ve adı demokrat olduğu halde demokratlıkla ilişkisi CHP'den pek de farklı olmayan DP, bu derneği de kapattı. Kendilerine rakip olmasından endişelenmişler. Türk Milliyetçisi DP milletvekillerinin de içinde bulunduğu bir grup Cumhurbaşkanı Celal Bayar'a gider ve bu davranışın, 1944 Irkçılık-Turancılık davasının “savcısı” İsmet İnönü'den beklenebileceğini, DP'nin böyle yapmaması gerektiğini söylerler. Celal Bayar'ın cevabı kesindir, “Bu hususta ben de İsmet Paşa gibi düşünüyorum.”
Yıllar geçer. DP darbe ile devrilir. Bayar hapsolunur. Serbest kaldıktan sonra konferanslar vermektedir. Bir konferansta sorusu olan var mı diye sorar. Salondaki genç öğretim üyesi var der ve sorar:
Milliyetçiler Derneği'ni niçin kapattınız?
Kısa, net, dosdoğru bu soruya bu sefer aynı kısa ve netlikte cevap alır; Bayar, yanına gelir, Kafalı Hoca'nın elini tutar ve eli elinde salona seslenir,
Bir hata ettik. Affoluna.
Bir değil de beş-on Mustafa Kafalı, dört değil de kırk-elli doçentler cuntası çıkarabilseydik, daha açık, daha ahlâklı günlerimiz olurdu muhakkak…
İskender Öksüz